Geçen haftaki yazımızda 16 Nisan’da yapılacak olan referandum için “belki de Türk tarihininönemli bir değişim ve dönüşümün mihenk taşıdır” demiştik. Ve bunun sağlayacağı istikrar ortamının ülkemiz için ne kadar önemli olduğunu anlaşılır bir dille anlatmaya çalışmıştık. İlgi gördü. Yazı biraz uzadığından, ülkemizin enerjisini tüketen gerilimlerin nasıl azalacağı ile ilgili değerlendirmelerimizi bu haftaya bıraktık.
Peki, başkanlık sistemine geçtiğimizde gerilim nasıl azalacak? Çok partili sisteme geçtikten sonra, yaklaşık 70 yıldır, ülkemize büyük zarar veren parti kavgaları nasıl aşağıya çekilecek?
Şöyle ki, şayet 16 Nisan’da Başkanlık sistemine geçebilirsek, yeni seçilecek başkan adaylarının seçilebilmesi için, en azından, % 50 gibi çok yüksek oy oranına ihtiyaç duyulacaktır. Sağda olsun, solda olsun ülkemizde bu oranı yakalayabilmek oldukça zordur. O zaman bazı partilerle ittifaka ihtiyaç duyulacağı kesin…Bu durumda adaylar seçilebilmek için destek alacağı partilerin hassasiyetine dikkat edecektir.
Mesela CHP, sağ oylardan destek almak için onların hassasiyetini gözetecektir. Bugüne dek var olan zihniyetini ve politikalarını değiştirmek zorunda kalacaktır. Ve yine sağdan çıkacak bir adayda aklıselim sosyal demokratların oyunu alabilmek için onları kıracak bir dil kullanmayacaktır. Yani bu sistemde insanların hassasiyetlerini gözetmeyen sivri dilli siyasetçilerin hiçbir şansı olmayacaktır.
Bu durum, ülkemizde ki kavgaları, ister istemez aşağı çekecektir. Zaten seçim akşamı ülkeyi idare edecek Başkan belli olacağına göre, beş sene kavga yapmaya sebep kalmayacak. Meclise göndereceğimiz milletvekilleri, iktidar veya muhalefet milletvekili olmadıkları için, birbirleri ile değil, Bolu’ya hizmet için yarışacaklardır.
Bu arada, MHP gibi örgütsel bağı güçlü, dinamik partilerin önemi daha da artacaktır. Merkez sağda, merkez solda MHP’yi yanına çekmek zorunda kalacaklardır. Bu da MHP’nin veya MHP gibi partilerin, bundan sonraki dönemde hep iktidar ortağı anlamına gelmektedir. Yani, yeni sistemle birlikte, bir şekilde, MHP hep iktidar olacaktır.
Bu gerçeği gören Bolu’daki MHP’lilerin ağabeyi durumundaki bir dostumla konuşurken aynı tespitler oldu. MHP’li dostuma göre “Zaten biz yıllardır iktidar olamıyoruz, seçim akşamı hep boynumuz bükük kalıyor. Şimdi ise iktidar ortağı olma şansını yakaladık, FETÖ’den boşalan kadrolara bizim arkadaşlar yerleşiyor. Bundan böyle MHP’nin rol oynayacağı ve belirleyici olacağı bir Türkiye olacaktır.” Derken Önemli bir tespitte bulunuyor. Kendisine hak verdim. Zannediyorum, Devlet Bahçeli’de sağlam ve verimli bir sistem olmazsa, bu kavgalarla ayakta kalmanın zorluğunu, beka sorunu yaşanacağınıdüşünerek, milli bir refleksle anayasa değişikliğini gündeme taşıdı. Ve böylesi önemli bir değişikliğe, öncülük eden lider olarak tarihe geçti.
Ve yine bu sistemde Cumhurbaşkanı, Başbakan kavgaları tarih olacaktır.
Taa Cumhuriyet’in ilk kuruluşundan itibaren Cumhurbaşkanı, Başbakan kavgalarını yazmaya kalksam, herhalde, bu sayfalar yetmez, günlerce yazmamız gerekir. Mesela bir Ahmet NecdetSezer ile Bülent Ecevit’inkavgasının ülkemize kaç milyar dolara mal olduğu, ülkemizinhazin bir gerçeğidir. Tabiî ki görmek istersek…
İşte bu gerçeği açık bir şekilde gören mevcut anayasanın yapımcısı Kenan Evren bile” Yürütmenin başı olan Başbakanı ile Cumhurbaşkanı’nın arasındaki anlaşmazlıklar ve yetki karmaşasının giderilmesi ancak Başkanlık sistemine geçmekle önlenecektir” der.
Efendim, “Başkanlıkla diktatörlük gelir” sözünün hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü bumillet demokrasiyi öylesine benimsemiştir ki, artık geriye dönüş mümkün değildir.
İki haftadır yazdığım gerçekler karşısında, görüldüğü gibi, Başkanlık sistemi ile ilgili kutuplaşma bitecek, kardeşlik hâkim olacaktır.
Tabii ki biz kimseyi “Evet” veya “Hayır” oyu yönünde bir zorlamada bulunmuyoruz. Kimseye niye “Hayır” diyorsun sen terörist misin diye suçlamıyoruz; ama kimlerle iştuttuğunu farkında mısın diye bir hatırlatmada bulunuyoruz.Evet, oylarıyla neyin değişeceğini herkesin anlayacağı bir dille anlatırken,” hayır” oylarıyla mevcut yapıyı muhafaza etmekten öte ülkeye hiçbir yenilik getirilmeyecektir. Herhangi bir değişim sağlanmayacaktır. Bir yerde, ülke yerinde saymaya devam edecektir.
Neticeyi kelam, kimseyi kırmadan, dökmeden, birazda siyasi tecrübemize dayanarak inandığımız doğruları anlatmaya çalıştık. Değerli okuyucularımdanda aynı hassasiyetibeklerken kalın sağlıcakla diyorum.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.