Bugün Atatürk'ün Bolu'ya gelişinin 75. Yıldönümü'nü kutlayacağız. Ama bugünün anlam ve önemi biri için çok daha farklı. Çünkü o, Atatürk'e çiçek vermek için bekleyen küçük kızlardan biri. Yanındaki 4 arkadaşıyla beraber O'nun gelmesini bekliyor. Küçük yüreği kuş gibi kanatlı, elleri titriyor. Atatürk Baba'ya çiçeği veren belki kendisi olacak. Bu küçük kız o günü birebir yaşayan Nimet Ay. Şu an 83 yaşında, ama kalbi hala Atatürk için çarpıyor. Bize o günü anlatıyor Nimet Ay: Atatürk geliyor diye bütün okullarda hazırlıklar yapıldı, sınıflar süslendi. Bizler o kadar çok heyecanlıydık ki Atatürk Baba geliyor diye. Bizler küçüktük, herhalde ilkokulun ya birinci ya ikinci sınıfında olmam lazım. Onu göreceğiz diye heyecanla sıralandık, hepimiz geldik. Halk Fırkası'nın bahçesine sıralandık. Bekliyoruz, bekliyoruz Tam kenardan gayet şık şapkalı, o zaman pek görmeye alışmadığımız şık hanımlar, aralarında Atatürk, yürüyor.
O ÇİÇEĞİ VEREN KEŞKE BEN OLSAYDIM!
Nimet Ay konuşmasının devamında, gözleri hafif nemli bir şekilde, Biz ona hayran hayran bakarken yanımızdan geçti. Halkevinin önüne sandalyeler koymuşlardı, oturdu. Şimdi onun o halini, şuan 83 yaşındayım, bir resim karesi gibi hafızamda hatırlıyorum. Onu öylece hatırlıyorum. O zaman organze elbiseler vardı, beyaz, fırfırlı. Aramızdan bir kız, o beyaz elbiseli olan, elinde bir çiçekle gitti ona verdi. O zamandan beri ben hayalperestmişim demek. Şimdi de hala öyleyim. O çiçeği veren keşke ben olsaydım, acaba o elini öperken ne dedi? Bu sahneyi senelerce hep kendi hayalimde yaşattım. Çok düşündüm. Atatürk Baba! Baba dememizin nedeni, onu gözümüzde o kadar başka türlü düşünüyoruz ki, böyle elbisesine kadar hatırlıyorum. Gri gibi bir elbise, hafif beyaz kırçıllı. Yıllar geçti üzerinden ama Atatürk'ün Bolu'ya gelmesi belleğimden hiç silinmedi dedi.