Toplumsal değişimin önüne geçmek mümkün değil. Çok değil, bundan 20 yıl önce muhafazakar bir insan Nazım Hikmet şiiri okusaydı, hoş karşılanmaz belki de çevresinden tepki görürdü.
Bugün, şehrin dört bir tarafında büyük şair Nazım Hikmetin Kadın şiiri, üstelik muhafazakar bir belediyenin panolarını süslüyor. Bakıyorum, muhafazakar kesimden hiçbir olumsuz tepki yok. Yıllar içerisinde toplum değişmiş ve bana göre olumlu olarak da gelişmiş.
Söz burdan açılmışken, hakikaten Bolu Belediyesinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hazırladığı afişten söz etmemek haksızlık olur. Belediyenin ilan panolarını süsleyen afişi, şiir seçiminden fotoğrafına her yönüyle muhteşem bir afişti.
Büyük usta Nazımın kadınlara seslenen O benim kollarım, bacaklarım, başım, yavrum, annem, karım, hayat arkadaşım dizelerinden daha tesirli hiçbir dize Kadınlar Gününün anlam ve önemini ifade edemezdi. Bu afiş panolara da, AK Partili Bolu Belediyesine de radikal ve cesur çıkışlarına ve kararlarına alıştığımız Sayın Belediye Başkanı Alaaddin Yılmaz Beye de çok yakıştı. Kendisini ve bu afişte emeği geçen tüm arkadaşlarını öncelikle hayat arkadaşım, sonra da kendi adıma kutluyorum.
Doğrusu merak ediyorum, en ufak bir meselede ayağa kalkan kadın sivil toplum örgütleri, sözüm ona sosyal demokrat dernekler, siyasi partilerin kadın kolları acaba Sayın Alaaddin Yılmaz Beyin bu güzel ve cesur tavrı karşısında samimi kutlamalarını kendisine ve çalışma arkadaşlarına iletip, ilerideki çalışmaları için onlara destek ve moral verdiler mi? Özellikle Alaaddin Yılmaz Beyi sevdiğini bildiğim Sayın Hikmet Manaz Hanımefendi, öğrencisini arayıp, Bolulu kadınlara yaptığı bu güzel jestten dolayı kendisini tebrik etti mi?
Dedim ya, toplumsal değişimin ve gelişimin önüne geçmek mümkün değil. Fakat bizim ülkemizde öyle kurumlar ve müesseseler var ki, yıllar geçse de onlar hiçbir şekilde değişmemeye ve gelişmemeye kararlılar. Onların tek görevi var. Değişimin ve gelişimin önünü tıkamak.
Bu müesseselerin bu tavrı yalnızca kendilerini ilgilendirse önemli değil ama onların bu tavrı koskoca bir ülkenin ve büyük bir milletin gelişmesine engel oluyor ve kaderinde maalesef olumsuz rol oynuyor.
Yok, isim vermeyeceğim sevgili okurlar. Ben bir profil çiziyorum. Düşünün bakalım, düşünün ve bulun. 70 yıllık Cumhuriyet tarihinde gelişim ve değişim adına hiçbir şey yapmadan yerinde sayan ve maalesef bugüne kadar bu ülkenin gelişmişlik adına, sanayi adına, yatırım adına, ihracat adına, turizm adına ilerlemesi için hiçbir çaba sarfetmeyen, Cumhuriyetle özdeş siyasi kurumunun adı nedir? Umarım bulmakta fazla zorlanmayacaksınız. Dünya değişir, hayatımıza internet girer, faks girer, artık uluslararası ilişkiler başka bir boyut kazanır, fakat bu siyasal kurumun ne düşüncesi, ne hareket tarzı hiçbir şekilde değişmezde, gelişmezde...
Sayın Yüksel Ceylanın şahsına ve kurumuna ait olmayan, Boluya ve Bolululara ait olan tarihi çiçek saksısını Sayın Deniz Baykalın gözüne girebilmek için Ankarada elden ele dolaştırmasının öyküsünü Perşembe günü yazacağım sevgili okurlar. Görüşmek dileğiyle.
Saygılarımla...
12.03.2007