Lokanta kalabalık. Garson tüm enerjisini masalar arasında harcarken, bir taraftan da mutfağa sipariş veriyordu. Çek bir pilav üstü döner, kokusuz olsunn..
Garsona usulca sordum. Pilav üstü döner tamam da, kokusuzun anlamı ne oluyor? Hocam yapma! Sen Boluda yaşamıyor musun? Şu sıralar herkesin ağzında koku. Ben de modaya uyup siparişlere aksesuar ekledim. Bu da bizim kıyağımız olsun dedi, uzaklaştı...
Bolu ekonomisinde %30lara varan payın sahibi Kanatlı Sektörün çevre kirliliği yaratan atıklarla ilgili birşeyleri mi ima etmeye çalıştı acaba diye düşündüm. Garsonun anlamlı seslenişi kulağımı tırmalamıştı. Bizim insanımızın yedisinden yetmişine olan özelliğiydi, yaşadıklarından konuşmasına bir kulp takar diye düşünürken, birden üniversitede yapılacak seminer aklıma düştü.
03.09.2007 tarihli Bolu Gündem Gazetesinde yazılan bir haberdi bu. Abant İzzet Baysal Üniversitesinde o hafta içinde yapılacak etkinliklerin günü, saati, hangi salonda yapılacağını yazıyordu. Orada, 2000 yılından itibaren bu köşede yazdığım bir konunun, bu işin uzmanları tarafından verilecek çok önemli semineri vardı. Mavi Salonda yapılacak Etlik Piliç Gübrelerinin Kullanım Şekilleri, Değerlendirme Yöntemleri ve Yasal Uygulamalara ait bu semineri adeta belleğime kazımıştım. 06.09.2007 tarihi saat 17.00de fevkalade bir olay olmaz ise, Mavi Salonda olacaktım...
2000 yılında Bolu Tarım İl Müdürlüğünde görevli Ziraat Yüksek Mühendisi Aydın Beyle Köroğlu Televizyonunda bir program yapmıştım. Konumuz, Bolu tarımında ürün çeşitlemesi. Sulama, gübreleme ve topraklarımızın özelliğine aitti. O programda konuğum çok önemli bir konuya işaret ettiğinde aklım karışmıştı. Diyordu ki; Boluda ekonomiye çok büyük katkısı olan, iş istihdamı sağlayan tavuk üreticiliği, önlem alınmazsa büyük bir tehlikeyi de beraberinde getirebilir. Eğer önlem alınmazsa, eğer kümesten çıkan gübre doğrudan tarlaya yayılırsa, eğer kompoze edilmeden kullanılırsa çok yararlı özelliği, telafisi olmayacak sonuçları beraberinde getirebilir. Bu zararlar, çevre kirliliği, toprak verimini düşürmesi ve yeraltı kaynaklarını kirleteceğidir. Çok ciddi korkutucu bir iddia idi.
Bu düşünceyi bir ay sonra Gölköy tesislerinde yapılan İl Danışma Kurulunda sordum. Dönemin İl Müdürü endişe edilecek bir olayın olmadığını, tavuk gübresinin toprak için en güçlü organik gübre olduğunu söyledi.
O gün bugündür konu ilgimi çekmiştir. Rahmetli Fuat Öztekinle birlikte Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfında çalışırken çok yazdık, çizdik ama, ciddi bir önlem alındığını görmedik. Çevre ve turizm konusunda yapılan her toplantıda konu gündeme geldi. Sonuçta; tavuk atıklarının değerlendirilmesi için bu konuda Kanatlı Sektör tarafından Araştırma Geliştirme şirketinin kurulduğu (ARGE), Gübrenin; organik tarımda gübre veya Biyogaz elde edilerek enerji üretiminde kullanılmaya yönelik çalışmaların yapıldığı söylendi.
En son Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı yönetiminin 2007 Mayıs ayı toplantısına Kanatlı Sektörün sorumluları davet edilerek, Valimiz Sn. Ali Serindağ Başkanlığında çevre, atıklar ve koku konusu detaylı olarak konuşuldu. Bu konuda ARGE Başkanı Dr. Sn. Sait Koca tarafından Haziran ayı içinde yurtiçi ve yurtdışından uzman bilim adamlarını davet ederek, Bolu kamuoyunun bilgilendirilmesi yönünde seminer yapılacağını söylemişti. Evdeki hesabın her zaman çarşıya uymadığı gibi, adı geçen seminer gecikmeli de olsa, 06.09.2007 Perşembe günü, saat 09.00da yapılmış. Yapılmış diyorum, aylardır kendimi bu önemli seminere hazırlamış olmama rağmen, saat 17.00 olarak ilan edilen bu toplantının, saat 09.00da başlatılmış olması nedeniyle kan ter içinde salona girdiğimde, Sn. Sait Kocanın kapanışla ilgili birkaç cümleyi dinleme şansım oldu.
Salona saat 16.50de ulaşmış olmama rağmen, sanki bir gariplik vardı. Hiçbir toplantının zamanında başlamadığı bir alışkanlıkta nasıl oluyor da 10 dakika önce başlıyor diye düşünmüştüm. Meğer başlangıç değil, sunuymuş...
Koltuğa oturmamla kalkmam bir oldu. Böylesi ciddi bir toplantıda böylesi bir iletişimsizlikten kahroldum. Dışarıda İl Genel Meclisi Üyesi Sn. Fahrettin Tanyara rastladım. Onun da birilerinden haberi olmuş, öğleden sonraki oturuma gelebilmiş. Beni gördüğünde siz kaçırmazsınız. Sabahtan neler oldu bari sizden bilgi alalım dediğinde, siz benden şanslısınız. Hiç değilse yarı bilginiz var diyebildim.
İşin garibi ertesi günü saat 10.30da İl Genel Meclisinin toplantısı vardı. Toplantı gündeminin en önemli maddesi de İl Çevre Düzeni Planının görüşülmesi idi. Gene ne garip ki, İl Genel Meclisi Komisyon üyeleri dahil olmak üzere, kimsenin böyle bir seminerden haberinin olmamasıydı.
Yaşanan kuş gribi olaylarında alınan önlemlerle dünyanın ilgisini üzerine çeken Bolu kanatlı sektörü, böylesi ciddi bir bilgilendirme toplantısında nasıl oluyor da iletişim kuramıyordu? Bu konuda hangi kurum ve kuruluşlar nasıl davet edildi? Hele de Boluda bir ilkin başlatılacağı Beyaz Et Festivali öncesi düzenlenen bu çok önemli konunun, toplum tarafından duyulmamış olması son derece üzücü. Sonuçta halkın bu konuda duyarsız olduğu gündeme gelirse, günah kimin olacaktır? Fatura kime kesilecektir merak ediyorum. Umarım festival böyle olmaz.
13.09.2007