Gazete ve televizyonlarda her gün kanlı olaylara şahit oluyoruz
İnsanlar birbirlerini öldürüyor, vahşice cinayetler işleniyor, çocuklar kayboluyor, kaçırılıyor ve hatta öldürülüyor.
Güneydoğuda töre cinayetleri işleniyor. Hayatlarının baharlarındaki çocuklar öldürülüyor, diri diri toprağa gömülüyor ve yapanlar da genellikle çok yakın akraba çıkıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki kavgalara, dövüşlere ne diyeceksiniz?
Genel başkanların seçerek Milletvekili yaptığı, kendimize vekil eylediğimiz ve isimlerinin başına sayın sıfatı taktığımız Milletvekillerimiz ne yaptı?
Milletin gözü önünde tekme tokat birbirleriyle dövüştü. Tam bir sokak kavgası, bir molotof kokteyl atmadıkları kaldı.
Aynı uzak doğu parlamentolarında olduğu gibi birbirlerinin kafasını gözünü yardı.
Ne işimiz var bizim Avrupa Birliğinde, parlamentomuz bile, AB standartlarına uymuyor.
Ülkemizde gün geçmiyor ki toplumsal hadise olmasın. Gençler önlerinde çocuklar polise, dükkanlara, evlere saldırıyor.
Biz çocukken polise bırakın saldırmayı, karşı gelmek bile büyük suçtu polisin bir düğmesini koparırsan şu kadar ceza yersin diye büyüdük ve polise büyük saygı gösterdik.
Hala polise ve askere o saygımız devam eder. Onlar bizim huzurumuz için çalışıyorlar, yerine göre hayatlarını veriyorlar. Bu kurumlara saygı duyulması ve yıpratılmaması lazım.
Avrupa ve Amerikan polislerinin toplumsal olaylarda ne kadar sert ve haşin davrandıklarını görüyoruz ve karşı gelmenin cezasının da çok ağır olduğunu biliyoruz.
Görüyoruz ki toplumsal olaylarda en temkinli polis, bizim polisimiz. Kanunlar ellerini kollarını bağlamış, olay çıkaranları ezip geçemiyorlar.
Neredeyse polise ve askere karşı gelmek marifet oldu ülkemizde.
Bir de suçlu layık olduğu cezaya çarptırılamıyor, cezalarının en az üçte biri indiriliyor, her suçlu en ağır suçu işlese bile günün birinde hapishaneden çıkacağını biliyor.
Biz kendi kendimize büyük ülkeyiz diyoruz. Amerika, Rusya, Çin de büyük ülke değil mi? Ve bu üç ülkede idam cezası var, daha pek çok ülkelerde de idam cezası var.
Neden bu üç ülkede idam cezası kalkmadı da bizde kalktı?
Avrupa birliğinin o üç ülkeye gücü yeter mi?
Her ülkenin kendi iç yapısı, toplumsal karakteri vardır, çakma ceza kanunlarıyla toplumu yönetemezsiniz.
Hangi Avrupa ülkesinde bizim gibi sosyal sorunlar var, hangi Avrupa ülkesinde terör var, töre var, cehalet var?
Bizdeki terörü Avrupa ülkeleri desteklemiyor mu?
Dünyayı idare eden koskoca Amerika'da, dünyanın en büyük nüfusuna sahip Çin'de, asırlardır ikinci dünya gücü Rusya'da idam cezası dursun, pek çok toplumsal olayların yaşandığı, terörün kol gezdiği ülkemizde Avrupalıların baskısıyla cezalar hafifletilsin, idamlar kalksın olacak şey mi bu?
Ondan sonra da kendi kendimize soruyoruz ne oluyor bize, akıl sağlığımızı yitirdik diye.
Bana göre bu olayları önlemenin tek yolu caydırıcı cezadır. Yani cezaların arttırılması, cezaevi indirimlerinin kalkması ve idamın yeniden konmasıdır.
10.02.2010
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.