Geçen hafta beni mutlu eden bir medya ve ulusal basın haberi oldu.
Bu haber, UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü) nun Manisa-KULAdaki jeositleri, mağaraları, peribacalarını ve Kula Osmanlı mimari kültürel mirasını içeren toplam 3000 km2 alanı uluslararası tescilli JEOPARK statüsüyle onaylaması olgusuydu.
Öyle sanırım bir jeopark sevdalısı benden başka, başta; JEMİRKO Derneği (Jeolojik Mirası Koruma Der.),MTA. Ens. olmak üzere, pek çok Valilik, Belediye Başkanlıkları, STKlar en çok sevinenler olmuştur.
Ünlü tarihçi STRABO(M.Ö. 54-M.S. 24)un anlatılarına göre, Kulanın antik adı Katakaumene. Burası zaten kentsel bir sit alanı. Çevresindeki arkeolojik kalıntılara peribacaları, Emir Kaplıcaları gibi jeotermal sahalar, Gediz civarındaki doğal fokurdaklar, bazalt sütunları, bazalt gülleri ve lav akıntıları gibi volkanik oluşumlar jeolojik miras alanları olarak eşlik ediyor. Kapsadığı volkanik kayaların zenginliği nedeniyle Yanık Ülke adı ile anılıyor. Çatallar Bölgesinde bundan 12 bin yıl öncesinde yürüyen üç insan tarafından bırakılmış ayak izleri sonradan volkanik cüruf katmanları altında kaldıkları için korunmuş. Bu tarz ayak izi fosilleri dünyada sadece birkaç alanda var ( Prof.Dr. Nurdan İnan,2011).
Değerli Gazete Genel Yönetmeni Süha Alparslanın hatırlayacağı üzere, benim 2011 yılında Bolu Gündem gazetesinde seyrek de olsa yazı yazmaklığım, bu konuları kamuoyuna açmak isteğimden kaynaklanmıştı.
Köşe yazılarımın en az üç tanesinde jeopark konusu işlemiş olmama rağmen, belki ilk okuyanlar olacağını düşünerek yüksek sabırlarınızla kısa bir bilgi aktarımında bulunacağım.
JEOPARK NEDİR?
Jeopark; tüm doğal ve kültürel mirasın korunmaya alındığı, ancak bu yapılırken sosyoekonomik kalkınmasının amaçlandığı, sınırları belirlenebilen bir bölgedir. Türkiyenin ilk prestijli jeoparkı olan Kulanın arasında yer aldığı jeopark ağı 58 ülkeye ulaşmış oldu. Bu yeni 4 ülkeden sonra dünya genelinde 92 tane olan jeoparklar 96ya çıkmış ve uluslararası arenada UNESCO tarafından tanınmışlar listesine girmiştir.
Jeoparkların başlıca özellikleri:
-Jeoturizm yoluyla yerel ve bölgesel ekonomik gelişmeyi sağlayacak kadar geniş bir alana sahip olmaları,
- Bilimsel açıdan önemli, seyrek rastlanan (fosil orman vb.) ya da estetik değeri olan, jeolojik miras niteliğindeki yerleri (Akkaya Travertenleri, peri bacaları) kapsaması, ancak jeolojik öneme sahip oluşumlar dışında; arkeolojik, ekolojik, tarihsel ya da kültürel açıdan önemli yerlerinde jeoparkın öğesi durumunda olması,
-Bir jeoparkın kapsadığı tüm bu önemli öğeler(yerler) birbiriyle ilişkilendirilerek, bölgeyi gezmeye gelecek olan ziyaretçilerin bilgilenmesini sağlayacak biçimde düzenlenmesi (parkurlar, bilimsel bilgi içeren levhalar, panolar, broşürler, tanıtım merkezleri, müzeler v.b.).
-Statüsü ise, milli park gibi fakat milliparkları, tabiat parklarını, sit alanlarını, jeositleri de içine alan özellikte oluşuyla daha geniş çerçevelidir.
-Yönetim şekli; yerel yönetimler (Valilik, Belediye Başkanlığı) ile ortaklaşa Üniversite ve ilgili fakülteleri(Jeoloji, Yer Bilimleri, Eğitim, Fen-Edebiyat, Turizm ve Otelcilik, Gıda vb.)ve STK ların katımıyla oluşturulan bir kurulla yönetilir.
-Yerel halkın bölgeye özgü yaratıcı ve yenilikçi ürünler yaratması özendirilerek yeni iş olanakları elde edilmiş, böylece bölgedeki yaşam kalitesinde de artış sağlanmış, bir ölçüde şehre göç önlenmiş, yerel halkın kendi bölgesine sahip çıkması sonucu da yerel kimlik güçlenmiş olur.
-Bu alanlarda bilimsel konuların tamamının araştırılması sonuçlanmamış olduğundan bilimsel kazı ve etüdler yıllarca devam edecektir.
Başta A.İ.B.Ü.nin yeni açılan Ziraat ve Doğa Bilimleri olmak üzere,Eğitim,Fen-Edebiyat Fakülteleri ve Turizm M.Y.Okulu akademisyenleri, Köroğlu Dağları proje uygulamaları bir açık laboratuar olup,yerel yönetimlerin yüksek desteğiyle ,en ciddi alternatif turizm olan jeoturizmine Boluda bir ivme kazandıracaklardır.
Geçen hafta Bolu Gündem Gazetesinden değerli köşe yazarı Sayın Eyüp Ahinin Bolu için Süper Projeler yazısında; ODTÜ. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Sayın Çetin GÖKSUyla yapılan söyleşi de özetle; Bolu ekoturizm açısından Türkiyede en büyük potansiyele sahip bir ilidir. Doğru stratejiler, doğru alt yapılar oluşturulduğu takdirde Bolunun cazibesi yüksek bir ekoturizm merkezi olması olanaklıdır. Bolunun ekoturizm alanında bir marka olabilmesi için en önemli Bolu Efsanesi Köroğluyu değerlendirerek Köroğlu Masal Dağı projesi üzerinde çalışılması önerilmektedir. Hocamız Göksunun 2011 yılındaki Kıbrıscık ta Köroğlu ve Yayla Kültürünü Canlandırma Çalıştayı na bende iştirak etmiştim. Ancak ikinci günkü çalıştay toplantısına Kıbrıscıka sabahtan mutad vasıta olmayışından katılamamıştım. Sayın Eyüp Ahi ; her geçen günle zaman kaybedildiğini ve Boluya yazık oluyor diye üzülüyor.
Peki bu arada; Köroğlu Dağlarının doğu ucunda ise; Kızılcahamam ve Çamlıdere Jeoparkının ulusal ve uluslarası (Unescoca) tescili için TUBİTAK projesi yürütülmekte ,Valilik, Belediyeler,MTA, Jemirko Derneği 2009 dan beri eğitim çalışmaları,çalıştaylar düzenlemekte, adeta hedefe kilitlenmiş durumdadırlar.Yine bu yönde çabalar gösteren ; Konya-Karapınar, Muğla-Yatağan, ErzurumNarman, Muş-Hamurpet, Bitlis-Süphan Dağı jeopark ve jeo- turizm projeleriyle, jeopark olmak için sıra bekliyorlar (Googledan bakınız. jeopark).
Bir diğer önemli husus ise; jeopark statüsünün T.B.M.M. de tartışmalı şekilde sıra bekleyen Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu taslağına alınması için siyasi iradenin oluşturulması gerektiğidir. Zira ilgili Bakanlıklara devlet bütçesinden ödenek ayrılması elzemdir. Yoksa bunun alternatifi dış kaynaklı hibe projeleri üretmektir.
Köroğluyu markalaştırmak ve yaşatmak için; sempozyumlar ve festivaller, parklar düzenlemek, heykeller dikmek, elbette güzel faaliyetler ama Köroğlunu destansı ve masalsı yönleriyle zaten kıtalar aşmış ününü sahiplenebilmenin güçlükleri düşünüldüğünde -KÖROĞLU DAĞLARI JEOPARKI dünya mirasını koruma çerçeve projesiyle; kültürel, tarihsel, paleontolojik, jeolojik ve ekolojik, sosyo -ekonomik kırsal kalkınma modelli ayakları yere basan somut çalışmalara yönelmekte kanımca çok geç kalmaktayız.
Umut dolu yarınlar dileğiyle, sağlıcakla kalınız.