Hayatta her zaman kırılma noktaları vardır ve bu noktalarda insanlar değişimi arzular. Değişim yaşandığı takdirde kırılma noktası ötelenir. Değişimde hayır vardır aslında. Ancak bazen yaşanan değişimler beklentilerimizin tersini doğurur. Öyle ki siyasi anlamdaki seçimlerde, düşüncelerde yaşanan farklılık ve gerek fiziksel gerek ruhsal anlamda yaşadığınız, bulunduğunuz noktalarda meydana gelen değişimler de bu çizgidedir. Yöneten değişir, zihniyet değişmez. Bazen öyle olur; sadece isimler gelip geçer, işleyiş her zaman aynıdır. Hayal kırıklığıdır bu seçenler için. Ve hayal kırıklığı kırılma noktasına doğru götürür. Düşüncelerinizi değiştirmeye başlarsınız ve o kırılma noktasında yeni bir değişim arzusu doğar. Değişim gereklidir. Değişim ve gelişme sağlanmadığı takdirde bunalım, stres halleri insanın tüm bedenini ve ruhunu ele geçirir.
Şehir değişmelidir, şehri yönetenler değişmelidir, insanlar bakış açısını değiştirmelidir, sokaklar, yollar, hava… Her şey kırılma noktalarında değişmelidir ki geleceğe bakabilelim, yarınlar için umutlu olabilelim. Aksi halde kendi içimize kapanacak ve doğacak stres kaynaklı sorunlar içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Değişimi istemek suç gibi gösterilse de günümüzde, bunu böyle kavrayanlar ve/veya algılayanlar kendileri için sağladıkları değişimi(menfaati) doğrultusunda bu düşünceye sahiptirler. Onlar için değişim zaten gerçekleşmiştir. Çünkü kendi hayatlarını mevcut durumla değiştirmişlerdir. Oysa ki aslolan kişisel menfaatler mi? Elbette hayır. Aslolan her zaman toplum menfaatleridir. Çünkü bir toplumun yararına olacak her şey kişisel anlamda da iyiliğe ve güzelliğe yol açar. Oysa şahsi menfaatler sadece bir kişiyi mutlu eder. Öteki insanların fikirlerini önemsemeyen “kendi değişimini sağlayan” insanlar her kırılma noktasında o en mükemmel oyunculukları ile “toplumun değişimini sağlayacaklarını” söylerler. Bu bulunmaz, eşsiz bir yalandır. Bu şahsi düşüncelere sahip insanlar, kırılma noktalarında her zaman oynadıkları oyunu oynayarak yalan tarlasında şarkılar söylerler.
Ellerinden mikrofon düşmez. Konuşurken insanları, icraat yaparken ise sadece kendilerini düşünürler.
Bir yalanın ardından koşmaya karşı çıkan insanlar onlar için suç işlemektedir. Suç nedir? Elbette bu değildir. Farklılığa, kendi görüşlerine karşı olana düşmanca tavır gösterenlerin ilerde düşecekleri durumu hepimiz gayet iyi bilmekteyiz. Hep birlikte tok olmak yerine tek başına yok olmaya doğru gitmeyi arzu edenler kırılma noktasında kaybolacaklardır. O zamanı sabırla bekleyen değişim isteklileri bu duygu ve düşüncelerle sabretmesini bilirler. Sabretmek zulme boyun eğmek, zalimi sevmek demek değildir. Kırılma noktasını beklemektir. Bazı insanlar sabreder, sabretmek hayat tarzlarıdır. Çünkü gününü bekliyorlardır. O gün geldiğinde değişim için en büyük yangını yakacak olanlar, şimdinin düşmanı, suçlusu ve ötekisidir. Kırılma noktasını bekleyin. Selametle…
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.