Bankaların en büyük kazanç kaynağı ve kar etme sebeplerinden biri olan kredi kartı, artık ülkemizce ocak söndüren ve insanların perişan olmasına sebep olan bir araç haline gelmiştir.
Yapılan açıklamalara göre, ülkemizde enflasyon yüzde on civarındadır.
Tabii bu rakam hükümetin düşüncesi!
Ya gerçek ne?
Her zaman gerçekler acıdır.
6 ay önce 850 YTL olan demir, bugün 1.850 YTLdir.
Çimentoya yüzde 40 nispetinde 6 ayda zam olmuştur.
Yine 6 ayda petrole yüzde 30, diğer bütün inşaat malzemelerine yüzde 40 civarında zam olmuştur.
Ya gıda maddeleri?
Onlara da genelde yüzde 40 civarında zam olmuştur.
Peki bu enflasyon hesabını neye göre yapıyorlar dersiniz?
Enflasyon hesabına nelere zam olmamışsa hesaba onlar giriyor.
Örneğin kadınların kullandığı cımbız, televizyon çanağı gibi çok az ilgi gören ve satılan mallara göre enflasyon hesabı yapılıyor.
Peki kimi kandırıyorlar?
Sadece kendilerini.
Hal böyle iken memura yüzde 2, emekliye yüzde 2, işçiye yüzde 5 zam yapılıyor.
Ne ala memleket!
Piyasada para yok, herkes geçim sıkıntısı içerisinde.
Ne yapsın vatandaş sarılıyor, bedava dağıtılan kredi kartına.
O mübarek de itfaiye gibi.
Ocak söndüren cinsten.
Faizleri tam anlamıyla tefeci faizi. Yıllık 50 ile 70 arasında.
Hani ülkede enflasyon yüzde ondu?
Tabii bu hesaba kargalar bile gülüyor. İş ayağa düşmüştür.
Kapı önlerinde, yollarda, tam anlamıyla işportacı gibi çakı, çakmak, çorap satar gibi sokaklarda pazarlanmaktadır.
Bedava olunca, hele alışveriş yaparken para istenmeyince vatandaş çareyi onda buluyor.
İşte batış da ondan sonra başlıyor.
Ödeyemeyince 500 YTLlik borç bir yılda temerrüt faizleri ile üçe katlıyor. Sonra intiharlar, boşanmalar, cinayetler başlıyor.
Bankaların en güzel para kazanma kaynağı.
Ama vatandaşın sonu oluyor.
Peki hükümet ne yapıyor?
Sadece seyrediyor.
Üç satırlık bir kanun çıkarıp faizleri makul seviyelere indireceğine soyguna, vatandaşın mahvolmasına göz yumuyor.
Bu rezalete, tefeciliğe artık bir son verilmelidir.
Çok az geliri olan vatandaşın cebinde 3-4 tane kredi kartı bulunmaktadır.
Bu işe kısa zamanda çeki düzen verilmelidir.
Vatandaşların daha fazla mağdur edilmesine ve soyulmasına göz yumulmamalıdır.
Biraz olsun vatandaşı düşünüyorsanız, bu işe bir son verme zamanı gelmiştir.
İyi haftalar dileğiyle.
***
28 Mayıs tarihli köşe yazımızla ilgili Sağlık Müdürlüğünün göndermiş olduğu yazı yorumsuz olarak aşağıda aynen yayınlanmaktadır:
BOLU GÜNDEM GAZETESİNE - BOLU
28 Mayıs 2008 tarihli ve 7447 sayılı yayınınızın 7.sayfasında Bülent DİNÇTÜRKün kaleme aldığı Keser döner, sap döner, bir günde hesap döner, lan müfettiş başlıklı köşe yazısı incelenmiştir. Söz konusu gazete haberine istinaden kamuoyunun doğru olarak bilgilendirilmesi amacı ile Basın Kanununun 14. maddesine göre hazırlanan düzeltme yazısı aşağıya çıkartılmıştır.
Söz konusu haberde Önce açığa alımı, sonra son gün Taşkestiye tayini, Boluda 34 kene vakası şeklinde ifadelere yer verilmiştir. Yargılanma süreci devam etmekte olup, Dr. Sedat TURGAYın açığa alımı ve Taşkestiye tayini gibi bir durum kesinlikle söz konusu olmamıştır. Boluda 2007 verilerine göre 1 kişi 2008de de 1 kişi olmak üzere Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığından toplam 2 kişi hayatını kaybetmiştir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ile ilgili mevcutta tüm önlemler alınmış, personel ve halkın eğitimleri yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Dr. Dursun Koç
Sağlık Müdürü
04.06.2008