Yakın dostlarım benden okunacak kitaplar üstüne yazılar istiyorlar. Haklılar, zira ilk yazımın başlığı ARKADAŞIM KİTAP idi ve ben her yazımda iyi haftalar dileklerimi ARKADAŞLARIMIZ KİTAPLARLA diye bitiriyorum. Yazdığım sürece de hep böyle bitirmeye kararlıyım. Ayrıca Gazetemiz BOLU GÜNDEM beni tanıtırken Cumartesi Yazıları köşemde Edebiyata Dair görüşler yazacağımı belirtmişti. Bütün bunlar kanımca en zor iş olan edebiyata ve kitaba dair yazıları zorunlu hale getirdi. Bakalım becerebilecek miyiz. Öyle ya okumak ayrı, yazmak ayrı, tanıtım ve yorumlamak ise bambaşka şeyler.
Edebiyatımızda toplumsal gerçekçiliğin öncülerinden sayılan Sabahattin ALİ'nin bir romanı KÜRK MANTOLU MADONNA. Ben de okumamıştım. Kuyucaklı Yusuf onun en meşhur romanı. Onu Türk edebiyat okurları gibi ben de biliyordum ve okumuştum. Yeni okuduğum bu roman ise, benim göz attığım edebiyat antolojilerinde (SEÇKİLERİNDE) yer almadığı için onu sizlerle paylaşmak istedim.
Başın Öne Eğilmesin;
Bu meşhur şarkıyı hepimiz biliyor ve seviyoruz. Hem Türk Sanat Müziği sanatçıları hem de Pop müzik sanatçılarımızla onlara eşlik ederek birlikte söyleriz. Ben klasikte Müzeyyen SENAR hanımın, popta ise Edip AKBAYRAM'ın ses ve tarzlarıyla bu şarkıyı çok içten ve duyarak okudukları inancındayım.
Şarkının yolu Güfte (SÖZ)den geçer. Bu şarkının sözleri de Sabahattin ALİ'nin 1933 yılında SİNOP hapishanesinde yazdığı şiirden alınmıştır. Yani şarkının söz yazarı (GÜFTEKARI) romanımızın yazarı Sabahattin Ali'dir. Elbette biliyorsunuzdur ama ben bu vesileyle romana geçmeden önce şarkıyı ve söz yazarını anımsatmak istedim. Kim bilir biraz hüzün belki de. Hüzün olmasa ŞAİR, şair olmasa ŞİİR, şiir olmasa ŞARKI nasıl olacak ki. Bilinmez. Kim bilir bilenler de vardır belki.
Madonna;
Romanın adı KÜRK MANTOLU MADONNA. Madonna dilimizde MERYEM'in karşılığı. Batı dillerinde çok kullanılan bir ad. Hz.Meryem'e ait heykeller ve ikonalara da Madonna diyorlar.
Roman, 2.Dünya Savaşı öncesinde Almanya'da yaşanmış tutkulu ve biraz hastalıklı aşkın hikayesi. Yazarın 1928-30 yıllarında Almanya'daki öğrenci-lik yıllarından esintiler taşıyor.
İlk bölümde, işe yeni giren genç bir memur romanın anlatıcısı. Romanın asıl kahramanı ise RAIF isminde ALMANCA MÜTERCİMİ ve biraz da resimden anlayan orta yaş üstü biri. İkisinin tanışma süreci, zoraki dostlukları ve asıl bölüme konu hatıra defterinin genç memurun eline geçişi bu bölümde anlatılıyor.
Romanın ikinci bölümü ise, RAİF efendinin siyah kaplı bir deftere karaladığı tutkulu bir aşk hikayesi. Haziran 1933 tarihini atarak başladığı bu defterde kahramanımız on yıl öncesine dönerek Berlin'de bir resim galerisinde rastladığı KÜRK MANTOLU bir kadın portresinin ruhunda ateşlediği tutkuyu ve o portrenin ressamı ve modeli olan gizemli kadınla yaşadık-larının hikayesini anlatıyor.
Romandan birkaç alıntı;
Roman 160 sayfa. Yapı Kredi yayınlarından. Kısa ve kolay okunacak bir kitap. Zaten Sabahattin ALİ de bu romanını Uzun Hikaye olarak nitelendirmiş. Romandan beğendiğim birkaç paragrafı sizlerle paylaşmak istedim.
.Bir gün, akşam üstü, istasyonla Sergievi arasındaki tenha yolda ağır ağır yürüyor, Ankara'nın harikulade sonbaharını doya doya içime çekerek ruhumda nikbin (iyimser) bir hava yaratmak istiyordum. Halkevinin camlarından aksederek beyaz mermer binayı kan rengi deliklere boğan güneş, akasya ağaçlarının ve çam fidanlarının üzerinde yükselen ve buğu mudur, toz mudur, ne olduğu belli olmayan duman, herhangi bir inşaattan dönen ve parça parça elbiselerinin içinde sessiz ve biraz kambur yürüyen ameleler, üstünde yer yer otomobil lastiği izleri uzanan asfalt Bunların hepsi mevcudiyetlerinden memnun görünüyorlardı. Her şey, her şeyi olduğu gibi kabul etmekteydi.
.Köprünün kenarına yaslanarak hareketsiz sulara baktım. Yeni başlayan hafif bir yağmur suyun tüylerini diken diken ediyordu.
.Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir ana bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek,onu bekleyerek yaşamak .
İyi haftalar efendim, ARKADAŞLARINIZ KİTAPLARLA iyi okumalar.
14.05.2011
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.