Özellikle ABD ve AB destekli kürtçülük başarı için, yanına PKK terör örgütünü aldı. 26 yıldır bu örgüt iç ve dış destekle bir yandan kan döktü. Binlerce masum insanın kanına girdi. Ülkenin kimilerine göre 200 milyar dolar, kimilerine göre de 300 milyar dolarının heba olmasına neden oldu. Bu örgüt bir yandan dağda mücadele ederken, öte yandan da Kürt etnisilesini geliştirmek için siyaseti, bürokrasiyi, hatta hukuku, dış desteklerini iyi kullandı. Ülkedeki silah kaçakçılığı, esrar eroin trafiğini ele geçirdiği gibi, bazı Avrupa ülkelerinde (Danimarka, Hollanda, Almanya, Belçika gibi) uyuşturucu pazarı da onların eline geçti. Çok paralar kazandılar. Bu paraları hem yurt dışında, hem de yurt içinde güçlenmek kürtçülüğü güçlendirmek adına kullandılar.
PKK neyi murat etmişse birer birer gerçekleşiyor. Kültürel haklar dendi gerçekleşti. Eyalet sistemi dendi gerçekleştirmek için iktidar eliyle adı açılım diye adım adım uygulanıyor.
Milli selamet partisi dönemlerinden itibaren SEN TÜRKÜM DERSEN O DA KÜRDÜM DİYECEK lafını dillerine pelesenk ettiler. Türk'e TÜRK lafını ettirmediler. İslam'da ırkçılık yoktur dediler. Ama kürtçülük serbest.
Ben oldum olası kendimi Türk ve milliyetçi olarak hissettim niteledim ancak ne bir kürdü, ne de başka birini aşağılayacak, rencide edecek hiçbir şey yapmadım. Tersine hep kucakladım. Bu ülkede bunca bölücü terör mağduru şehit ve gazi olmasına rağmen, çekilen ekonomik sıkıntıların bir anlamda sebepleri arasında Bölücü Kürt etnisilesinin faaliyetleri olmasına rağmen, özellikle Türk milliyetçileri ve diğerlerinin kürtlerle karşı karşıya gelmesi olmadı. Ben kimsenin kültürel haklarına karşı değilim. Ancak bu hakların kullanılmasının ayrılık unsuru yapılması ve bunun giderek yaşam biçimine doğru dönüştürülmesi. Üstelik siyasilerce bayraklaştırılması. Hem Türkler, hem de Kürtler arasında ÖTEKİLEŞMEYİ artırırsa, aradaki birleştirici maya bozulursa almış olduğunuz haklar kime ve neye yarayacak.
Dünün resmi ideolojisini KARTKURT dediler Kürtleri yok saydılar diye eleştirenler. Siz var saydığınızda 1000 yıllık kaynaşmayı yok edecekseniz, verdiğiniz haklarla yetinmeyen Kürt siyasetçisi, Kürt aydını, militanı, Eyalette yetmez, Büyük kürdistan isteriz derse ki diyor o zaman Demokratlığınızın, Liberalliğinizin ne anlamı ve hükmü kalacak!
Millet bütünlüğü yok olduktan sonra, kardeşlik bittikten sonra haklar ve ödevlerin bir anlamı olur mu? İşte Kıbrıs, işte Yugoslavya örnekleri. Yapacağınız açılımlarda Etnik Bölücülük yapan PKK ve onun legal teşkilatlanmasını yapan siyasilere göre değil, gerçekten 1000 yıldır kültür birlikteliği oluşturmuş bu birliktelik içinde beraber ağlamış beraber gülmüş olan KürtTürk kardeşliğine vurgu yapacak açılımlar yapın!
Geçen gün TVde bir gazeteci çıkmış, efendim bu TÜRK KİMLİĞİ yaklaşımı artık kimseyi tatmin etmiyor. Yeni bir tarif yazalım diyor. Alt kimlik üst kimlik Türkiyelilik, anayasal vatandaşlık gibi bir sürü tarif yaptınız hangisi tuttu. Dün adı Osmanlıcılık olan çok kimlikli, çok dilli, çok kültürlü bir devleti devam ettirmek istediniz hangisi tuttu. Şimdi de ULUS devleti yok edip Demokrasi içinde çok kültürlülüğü yaşatacaksınız. Nasıl yapacaksınız? Kürt kimliğini ayrıştırarak seçkinleştirerek kime karşı çoğunluğa karşı bunu yeterli bulan var mı? Var diyorsanız hayal içindesiniz. Ya da birilerine karşı vefa borcunuz var onu ödemek için Demokrasi, Hak, Hürriyet gibi kavramlara sığınıyorsunuz.
Ülkenin geleceğini ilgilendiren bu konuda atacağınız her adımı iyi hesaplayın: Bir grup yandaş yazar, çizer ve neo kan ile bu kararları alırsanız toplumda huzur, güven, birlik beraberlik sağlayacağız derken daha kötü sonuçlar doğurabilirsiniz. Toplumsal mutabakata iç ve dış dinamiklere iyi dikkat edin. Bu işi siyasetin aracı olarak değil, ülkenin geleceği olarak görün. Toplumsal mutabakata, uzlaşmaya, tartışmaya açık olun. Herkes ben de dahil korkularımızla değil, başkalarının dayatmalarıyla değil, kendi gerçeklerimizle yüzleşerek kararlarımızı alalım. Siyasetçiler TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ yapmamalı, toplumu yeniden tanzim etmeye kalkmamalıdır. Bunun son dönemdeki yansımaları toplum tabanındaki güvensizlik, toplumsal çatlak ve uzlaşmazlık olarak bize dönmektedir. Bu ülkenin her bir ferdi değerlidir. Her karış toprağı değerlidir.
Küresel güçler, küresel fikirler, neo liberal kavramların arkasına düşmek matematikteki 2+2=4 sonucunu her zaman vermez.
Ekonomik kayıplar telafi edilebilir, ancak toplumsal kayıpları düzeltmek kolay olmaz. Ben yaptım oldu dememek gerek! Açılımları da öç alma, linç etme psikolojisine çevirmeden yapmak gerek!
29.05.2009
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.