Bir milletin siyasî, iktisadî ve içtimaî gelişmeleri o milletin edebiyatını da etkiler. Bu bakımdan edebiyat, fert ve cemiyet hayatından doğan bütün hadise, duygu ve fikriyatı anlatır. Edebiyat-cemiyet ve siyaset ilişkisine bir örnek verecek olursak, Tanzimat Fermanıyla başlayan Tanzimat edebiyatından bahsedebiliriz. Padişah I. Abdülmecit devrinde Hariciye Nazırı olan Mustafa Reşit Paşa, devletin gücünü koruyabilmek ve halk ile bağını kuvvetlendirmek için 3 Kasım 1839da Gülhane Parkında Tanzimat Fermanını ilan etmiştir. Bu fermanla birlikte siyasî ortama, cemiyet hayatına, iktisadî ve askerî sahada yeni atılımlar gerçekleşmiştir. Bunların arka planında kalmasına rağmen Türk edebiyatı da Tanzimat Fermanıyla beraber yeni bir döneme girmiştir. Roman, öykü, tiyatro alanında ilk örnekler verilmiş, çıkarılan özel gazetelerle cemiyet bir uyanış içine girmiş, Namık Kemalin deyişiyle havassa ait edebiyat yönünü kalabalıklara çevirmiştir. Şiirde soyut konuların yanında vatan, millet, hürriyet gibi konular da işlenmeye başlanmış, Şemsettin Sami ile tercümeler, Ahmet Vefik Paşa ile dil çalışmaları, Şemsettin Sami ile sözlük çalışmaları, Şinasi ve Namık Kemal ile tiyatro, şiir ve romancılık atılımları gerçekleşmiştir. Türk edebiyatı bir Rönesans dönemine girmiş, yeni bir dil ve tarih bilinci meydana getirilmeye çalışılmış, Batı edebiyatına yaklaşılmıştır.
Türk milletinin engin tarihinde zengin ve şerefli zaferleri vardır. Dün ile bugünü birbirine bağlayan köprümüz, millî tarih şuurumuzdur. Çocuklarımızın He-Man, Star Wars ve Samuray gibi ithal kahramanları değil, millî tarih şuuruyla kendi tarihindeki kahramanları bilmesi gerekir. Bir çocuk Oğuz Kağanı, Alparslanı, Ertuğrul Gaziyi, Fatih Sultan Mehmeti, Kanuniyi, Mustafa Kemali bilmelidir. O halde millî tarih şuurunu gelecek nesillere kazandırmak ve sahip çıkmak önemli bir vazifedir. Çünkü millî kültürüne sahip çıkmayan bir cemiyet, geleceğe yönelik dinamizmini kaybeder. Ona güç veren millî kültürü ve millî tarihidir. Tarihimizdeki kimi savaşlar ve zafer bir dönüm noktası olmuştur. İşte 26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferiyle Türk vatanı kurulmuş ve asırlar sonra 26 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Türkoğlu yine Malazgirtteki gibi yürümüş, kudretini göstermiştir. Malazgirt Zaferiyle Anadoludaki Bizans- Grek- Ortodoks kültürü yerini Türk-İslam medeniyetine bırakmıştır. Romanın doğudaki mirasçısı Bizans, Selçuklu Devleti karşısında perişan olmuştur. Bizansın Anadoludaki mukavemeti kırılıp Anadolunun kapıları büyük Türk milletine açılmıştır. Ayrıca Malazgirt zaferi sadece Türk tarihi açısından değil dünya ve İslam tarihi için de önemli bir zaferdir. Türkler, İslamın sancaktarlığını kazanmış, Anadolu toprakları İslamla harmanlanmıştır.
Türk tarihindeki savaşlar, zaferler, olaylar Türk savaş edebiyatını meydana getirmiştir. En eski dönemlerdeki Saka Türklerine ait Alper Tunga ve Şu destanlarından Oğuz Destanına, Yenisey yazıtlarından Orhun abidelerine, Kutadgu Biligden Manas Destanına kadar Türk savaş edebiyatı çok geniş bir yelpaze içinde değerlendirilebilir. Ancak bizim konumuz Malazgirt Zaferi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinin Türk edebiyatına yansımaları olduğu için diğer eserlere teferruatlarıyla bakamayacağız. Türk şiirinde Malazgirt Zaferi ve Başkomutanlık Meydan Muharebesinden önemli örnekler bulabiliriz. Meşhur destancı şairimiz Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlunun Malazgirt Zaferini anlatan Malazgirt Marşı şiiri Türkün Malazgirt Zaferindeki manzarasını çizer:
Aylardan Ağustos, günlerden Cuma,
Gün doğmadan evvel İklim-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler...
Ya Allah... Bismillah.. Allahüekber!..
Önde yalın kılıç Türkmen başbuğu,
Ardında Oğuz'un ellibin tuğu...
Andırır Altay'dan kopan bir çığı,
Budur, Peygamberin övdüğü Türkler...
Ya Allah... Bismillah.. Allahüekber !..
Tarih, millet ve medeniyet, coğrafya çizgisinde Malazgirti Türk vatanının kuruluş zaferi olarak sayan Yahya Kemal ise Süleymaniyede Bayram Sabahı adlı şiirinde Türk milletinin tarihle ve ecdatla buluşmasını anlatır. Bu şiir Türk milletinin ve Türk tarihinin bir sembolüdür:
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir'i
Ne kadar saf idi siması bu mu'min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Yahya Kemal, Alparslanın Ruhuna Gazelde ise Malazgirt Zaferinin ihtişamını ve Türk tarihi için ehemmiyetini anlatır:
İklîm-i Rûm'u tuttu cihangîr savleti
Târih o işde gördü nedir şîr savleti
Titretti arş ü ferşi malazgird önündeki
Cûş u hurûş-i rahş ile şemşir savleti
On yılda vardı sâhil-i Konstantaniyye'ye
yer yer vatan diyârını teshîr savleti
Ey şanlı cedd-i ekberimiz âb-ı tîginin
Bî-hadd imiş güneş gibi tenvîr savleti
26 Ağustos 1071den asırlar sonra Malazgirtten Yürüyen Türkoğlu aynı kudretini Başkomutanlık Meydan Muharebesinde de göstermiş, Anadoludaki düşmanı yurdumuzdan kovmuştur. 30 Ağustos 1922de zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Mustafa Kemal Atatürkün önderliğinde gerçekleşen Büyük Taarruzla düşman İzmire kadar takip edilmiş, 9 Eylül 1922de Türk vatanı Yunanın işgalinden kurtulmuştur. Bu kutlu zafer şiirlerimize yansımıştır. Mesela Ahmet Kutsi Tecerin 30 Ağustos şiiri buna güzel bir örnektir:
Her yıl bugün olur, Otuz Ağustos,
İçime bir zafer havası dolar.
Başlar dimdik, gözler çelik, yüzler pos,
Bayrak imil imil, geçer ordular...
Yine Faruk Nafiz Çamlıbelin Zafer Türküsü şiirinde Yaşamaz ölümü göze almayan/ Zafer göz yummadan koşana gider/ Bayrağa kanının alı çalmayanın/ Gözyaşı boşana boşana gider dizeleri Türk askerinin kahramanlığını anlatır. Behçet Kemal Çağların Dumlupınar İnsanına adlı şiiriyle yazımı bitirmek istiyorum:
Dumlupınarlar'dayız biz bugün de yarın da,
Yaşayan Mehmetçiğiz dâvanın saflarında.
Sen nasıl ulaştınsa ilk hedef Akdeniz'e,
Ve nasıl getirdinse dünyayı orda bize.
Son olarak Malazgirtin kahraman komutanı ve yiğit alperen Alparslana, Başkomutanlık Meydan Muharebesinin komutanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürke, bu vatan için canlarını seve seve feda eden kahraman Türk askerine Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Mekânları cennet, ruhları şad olsun. Türk vatanı biz Türk gençliğine emanettir
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.