BEKA ya da MİLLİ BEKA kelimelerini anayasa referandumu sürecinde siyasilerden bilhassa da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’den çokça işittik. Kelime Arapçadan dilimize girmiş. Arapçada “bulunduğu halde kalma” anlamına gelen bu kelime dilimizde az da olsa anlam değişikliğine uğramış olup “kalıcılık ve ölmezlik” anlamında kullanıla gelmiştir.
Anayasa referandumunda halkımızdan “EVET” oyu kullanmalarını isteyen siyasiler bir “MİLLİ BEKA” sorununu dile getirmişler ve “EVET” oyu kıllanılarak anayasa değişikliği kabul edilirse bu “MİLLİ BEKA” sorununun ortadan kalkacağını iddia etmişlerdir. Yüksek Seçim Kurulu seçim yasasının açık hükmüne rağmen seçim günü “Mühürsüz oyların geçerli sayılacağına” dair verdiği kararla “EVET” oyları önde çıkmış ve demokrasi tarihimizin en şaibeli seçimiyle anayasa referandumunun kabul edildiğini resmen açıklamıştır.
Bu duruma göre referandum öncesinde “MİLLİ BEKA” sorununu dile getiren siyasilerimizin dedikleri yönde bu tehlikenin “EVET” oylarıyla ortadan kalktığını kabul etmemiz gerekmektedir. Arapça anlamıyla ülke bütünlüğünün ve milli birliğin korunması ve mevcut durumuyla muhafaza edilmesi ya da dilimizdeki anlamıyla ülke bütünlüğünün ve milli birliğin ebedi olarak sağlanması anlamında milli beka sorunu ortadan kalkmış ya da bu tehdit sona ermiş midir?
Referandum sürecinde bütün dikkatler referanduma ve sonuçlara çevrildiği için BEKA sorunu hiç irdelenmemiş, siyasiler konuyu gözden kaçırmışlar ya da üzerinde hiç durmamışlardır. Gerçekte ülke bütünlüğüne ve milli birliğimize yönelmiş tehdit ve tehlikeler es geçilmiş ve bu tehdit ve tehlikeler milletimize anlatılma ihtiyacı hissedilmemiştir. Milletimizde bu tehditleri bilinen haliyle bölücü terör olarak değerlendirmiş işin vahamet boyutlarına ulaşmış şeklini hiç hatıra dahi getirmemiştir.
Referandum sonrasında BEKA sorunu bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış, milletimizin karşı karşıya olduğu vahim durum endişelerin artmasına, ciddi korkuların yaşanmasına sebep olmuştur.
Şimdi anlaşılmaktadır ki tehlike sadece terör meselesi değildir. Yıllarca boğuştuğumuz terörün arkasındaki güçler bütün açıklığı ile karşımıza çıkmış ve terör örgütünün müttefiki olarak ordumuzun karşısına dikilmiştir. Artık düşman sadece çapulcu sürüsü değil, yıllarca bu çapulcu sürüsünü her yönden destekleyen emperyalist ülkeler olarak kendilerini göstermişlerdir. Yetmemiş bu konuda dost bildiğimiz müttefiklerimiz, tarihi düşmanlarımız ve komşularımız aynı cephede birleşmişlerdir. ABD başta olmak üzere NATO müttefiklerimiz, Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya bu konuda işbirliği, güç birliği yapmışlar ve Bölücü PKK, PYD yanında silahlı güçleriyle ordumuzun karşısında cephe tutmuşlardır. Artık Suriye ve Iraktan ülke bütünlüğümüzü ve milli birliğimizi yıllarca tehdit eden PKK ve PYD güçleriyle değil, onları yıllarca destekleyen Amerika ve Rusya’nın ordularıyla fiilen karşı karşıya gelmiş vaziyetteyiz. Sınırlarımız Amerikan ordusu zırhlı birlikleri, hava sahamız Amerikan uçakları ile kontrol edilmekte, patlayacak her silah TÜRK-AMERİKA savaşına bizi bir adım daha yaklaştırmaktadır. Diğer yandan Suriye’ye intikal etmiş bulunan Rus ordusu ise Suriye kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan Kürt koridorunda en batı noktayı tutmuş Türk ordusuna AFRİN bölgesini kapatmıştır. Irak’ta asırlık rüyamız olan KERKÜK ve MUSUL bölgeleri Barzani’ye peşkeş çekilmiş referandumla Barzani Kürt bölgesine katılması için her türlü tedbir alınmıştır. Kuzey Suriye hava sahası ise Türk uçaklarının uçuşuna yasaklanmıştır.
Batıdaki komşumuz Yunanistan ise hiç boş durmuyor, Egedeki 18 Türk adasını işgal etmiş bulunuyor. Bu adalara çıkardıkları askeri birlikleri zaman, zaman teftiş için üst düzey Yunan komutanları ve Yunan devlet yetkilileri bu adaları ziyaret etmekte, gidiş ve gelişlerde Türk kara, deniz ve havasını fütursuzca ihlal etmekte, Türk egemenlik haklarını çiğnemektedirler. Türk devlet adamlarıyla alay edercesine mangal sefası ve kuzu çevirmeleri yapmakta, bu adaları sahiplendiklerini bütün dünyaya ilan etmektedirler. Türk yetkililerin sessiz kaldığı bu durum birçok düşmanımıza cesaret vermekte, uyuyan asırlık iç ve dış düşmanlara harekete geçmeleri yönünde cesaret vermektedir. Başta Ermenistan, Bulgaristan, İran, Suriye ve Irak yetkilileri olmak üzere Müslüman oldukları için kol, kanat gerdiğimiz İslâm ülkeleri bize diş göstermektedirler. İsrail ise Suriye de oluşturulacak bir Kürt devleti için açık gayret göstermekte, Kuzey Irak ve Kuzey Suriye de kurulacak federal bir Kürt devletini iki bin yıllık milli mefkûreleri için atlama tahtası kabul ettiklerinin işaretlerini vermektedir.
Bence esas tehlike bundan sonra gelmekte ve Türkiye üzerindeki hesaplar bunun üzerine yapılmaktadır. Kuzey Irak ve Suriye de kurulan Kürt kantonlarının siyasal birleşmesi ve Ak denize açılacak Kürt koridoru bizim için gerçek MİLLİ BEKA sorununu ortaya çıkaracak ve Kürtlerin Türkiye’den toprak ve hak talepleri başlayacaktır. Amerika başta olmak üzere Dünya politikasına yön veren güçlerin Lozan da verdiklerini geri alma çalışmalarını bu noktada gerçekleştirme gayretleri gayet açıktır. Amerika’nın Büyük Orta Doğu projesi Türkiye de dâhil 23 Ortadoğu ülkesinin sınırlarını değiştirmeyi hedeflediği gerçeğini hiç unutmamak gerekir. Büyük Ortadoğu Projesine Eş Başkan olmanın siyasi riski Türkiye için henüz yeni başlamıştır.
Lozan barış anlaşmasıyla resmileşen Türkiye sınırlarını tanımayan tek ülkenin Amerika olduğu gerçeğini unutmadan MİLLİ BEKA konusunda ülke üzerine çöken kara bulutların elbirliği ile dağıtılması konusunda herkes üzerine düşeni yapmalı, Referandumla alınan hileli “EVET” sonucunun “MİLLİ BEKAMIZ” açısından hiç de güven verici olmadığı bilinmelidir.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.