Pusu; birine ansızın saldırmak üzere beklenen yer. Bir dizi art niyetli yaratıklar vardır, menfaat umdukları yerlerde görünürler. Kuyruk sallamaktır güçlülerin önünde tüm görevleri, sahiplerini zamana göre seçip, çok sık yer ve hedef değiştirseler de amaç aynıdır. Çıkacakları merdiven basamaklarında önce kendileri adına basamaklardaki engelleri temizlemek için harcarlar enerjilerini de, hep sahipleri için yaptıklarını ima ederler. Onlar; bir kısım insanlar görevlerini bi hakkın yerine getirmeye çalışırken, yapılan işleri nasıl kundaklayacakları hesabı içinde ellerinde çomak, suyu bulandırmak için, dedim ki dediydi tezgahının başında laf üretirler kafaları karıştırmak üzere. Bunlar dün de vardı, bugün de var, mutlaka yarın da olacaktır. Allah bu gibilerin şerrinden muhafaza buyursun
Hikaye bu ya. Ormanlar kralı Arslanın zulmünden usanan Tilki ile Çakal, aralarında anlaşarak Arslanın geçeceği yollara diken döşerler, Arslanın canını acıtmak için. Bir gün Arslanın ayağına öyle bir diken batar ki, uzun süre uğraşmasına rağmen bir türlü çıkaramaz. Yol kenarında acıdan iniltiler içinde kıvranır, sanki canı çıkacak.sürekli Arslanı gözleyen Tilki; Hayrola Kralım? Bu halin ne? dediğinde, Görüyorsun halimi, çok konuşma da çıkar şu dikeni diye kükrer. Sana nasıl güveneyim! Acı halindeyken bile nasıl kükrüyorsun! Dikeni çıkardıktan sonra beni yemeyeceğini nereden bileyim? Bunu yapabilmem için ayaklarını bağlamam lazım dediğinde Ne yaparsan yap, şu dikeni bir an evvel çıkar diye inler. Tilki kendini garantiye alacak şekilde sağlam bir biçimde Arslanın ayaklarını ve kendisini bağlayıp dikeni çıkarır. Çıkarır da, Arslanın bağlarını çözmeden oradan uzaklaşırken Arslan; Hey Tilki kardeş, şu bağlarımı çözmeyi unuttun, çözsene şunları dediğinde, Yağma yok sökersem bağını, karnının açlığı aklına gelir, beni yersin der ve uzaklaşır. Arkadan olayı gözleyen Çakal görünür. Sahte göz yaşlarıyla; Vay benim kralım bu ne hal? Kim yaptı bunu sana!? dediğinde, Söylenme de, çöz şu bağı diye kükrer Arslan. Çözeyim de, Tilkinin öfkesini benden çıkarırsın. Serbest kaldığında beni yersin diyen Çakala Sana Kral sözü, bir şey yapmayacağım. Zaten yapmak istesem de acıdan arkandan koşacak halim de yok. İçin rahat olsun der. Bütün zalimliğine karşın ne de olsa Arslandır. Bu kadar vefasız olmanın anlamı yoktur. O da nihayet anlamıştır hayatın gerçeğini, iyiliğin kötülüğün değerini der bağı çözer, hızla oradan uzaklaşır
Arslan kurtulmuştur, rahatlamıştır da, ama, o eski görüntüsü, heybetinde eser kalmamıştır. O sırada yaşlı bir kurt çıkar karşısına, Hayrola kralım hasta mısınız? Bu haliniz ne? Ayakta duracak dermanınız yok gibi dediğinde Ahh ahh kurt kardeş. Artık buralardan gidiyorum. Bir Kralı Tilki bağlar, Çakal çözerse güçlü olmaktan söz etmenin bir anlamı yok diye söylenerek uzaklaşır.
İleri teknoloji hastalığı gibi, sisteme virüs girmeye görsün. Temizlenmezse sistem çöküyor. Gündelik yaşamda da, pusuda bekleyenler oluyor tıpkı virüs gibi çökertmese de sistemi karıştırıyorlar.