27 Mayıs Cumartesi günü Ramazan ayının ilk günü. Yani Cuma gününü Cumartesiye bağlayan gece ilk teravih namazı kılınacak ve ilk sahura kalkılacak.
Ramazan ayı ve onu takip eden Ramazan Bayramı (Şimdilerde ona şeker bayramı diyoruz) bütün Müslümanların İslâm Dininin esaslarını yaşamaya yaklaştıkları en önemli zamanlardır. Zenginin fakire, patronun işçiye, güçlülerin zayıflara yaklaştığı; hastaların ziyaret edildiği, yetimlerin sahiplenildiği, yaşlıların ellerinin öpüldüğü, hısım ve akrabaların hatırlanıldığı, yoksullarla sofraların paylaşıldığı müstesna zamanlardır. Yine devletin resmi istatistik rakamlarıyla sabittir ki Ramazan ayı toplumda barışın, huzurun sağlandığı; her türlü adli ve adi vakaların en aza indiği hatta tamamen bittiği zamandır.
Ramazan ayı hayatın bir yerde farklılaştığı, diğer aylara göre yaşayışın tam olmasa da tersine döndüğü bir aydır. Bu ayda sanki geceler gündüze, gündüzler de geceye döner. Hayat gece daha hareketli ve renklidir. Yatsı namazını müteakip kılınan teravih namazı bu ayın alameti farikasıdır. Yılın diğer aylarında neredeyse camiye yolu hiç düşmeyen birçok Müslüman bu ayda camilerin uhrevi havasından kendini soyutlayamaz ve inancının en büyük hazzını cemaatle bu namazı kılarken yaşar. Camilerimizin ışıklı ve nurlu havası insanı kendine çeker. Bu aydınlığı kadın, erkek, yaşlı ve çocuklar diğer zamanlardan farklı olarak hep birlikte paylaşırlar. Çocukların ibadet sırasındaki küçük yaramazlıkları bile büyük bir anlayışla ve hoşgörü ile karşılanır ve kimsenin tepkisine muhatap olmaz.
Teravih namazını müteakip herkes kendine uygun bir yere gider. Sahura kadar eğlenenler olabilir. Sahurda ailenin bütün fertleri ortak yemek yerler. Ailenin küçükleri anneleriyle yatmadan önce kendilerinin de sahura kaldırılmaları için pazarlık yaparlar. Kaldırılmadıkları zaman annelerine gönül korlar, hatta küserler. Annelerinden bir daha kesin olarak kaldırılacaklarına dair söz aldıktan sonra ancak barışırlar.
Ağız yıkama ve niyet sahur yemeğinden sonra yapılır. Küçüklerin niyetlenmemeleri için anneler azami gayret gösterirler. Çünkü niyetin bozulması kişiye ağır sorumluluk getirir. Bu durum orucun bozulması anlamına gelir ki cezası 61 gün Ramazan ayının sonunda oruç tutmaktır. Çocuklar ertesi gün kalktıktan sonra mahalledeki arkadaşlarına kendisinin oruçlu olduğunu övünerek anlatır. Bu durumu arkadaşlarından farklılığının bir göstergesi olarak kabul eder. Ancak zaman ilerleyip de açlık alametleri başlayınca arkadaşlarının ve ev halkının görmeyeceği yerlerde yiyecek aramanın yollarını arar ve karın açlığını gizlice gidermeye çalışır. Evin yaşlıları bu durumu hissettikleri için onlara yarım oruç (Tekne orucu)tutturarak öğleyin bozmaları konusunda telkinlerde bulunur ve tuttukları o orucu satın alarak çocukları ödüllendirirler ve bir dahaki yıllarda oruç tutmalarına özendirirler.
Ramazan ayı geceleri daha renkli bir hayatın yaşanmasına da fırsat hazırlar. Günlük hayatın bütün iş yerleri gece açıktır. Kimisi eğlenir, kimisi alışverişe çıkar. Kimisi de bu dinen verimli geceleri daha yoğun bir ibadetle değerlendirir. Çoğu Müslüman ancak sabah namazını kıldıktan sonra yatar. Bu gündüzün önemli bir kısmının uykuyla geçmesi anlamına gelir. Bundan dolayı Ramazan ayında sokaklar, caddeler, meydanlar gece yoğun kalabalık, gündüzler ise alabildiğine tenhadır. Ancak öğle namazı ve sonrasında hayat tekrar hareket kazanır. Genelde Ramazan alış verişi ikindi namazını müteakip başlar. Bilhassa Ramazan ayına mahsus olmak üzere fırınlarda çekilen pideler alınarak eve gidilir ve iftara hazırlık yapılır. İftarda ise annelerin hazırladığı çeşitli ve lezzetli yemekler büyük iştahla yenilir.
Ramazan ayında ticaret ancak bayrama doğru hareketlenir. Yılın bayrama ertelenmiş bütün alışverişleri bu zamanda yapılır. Çocuklara bayramlıklar ve çeşitli hediyeler bu alışverişlerin vazgeçilmezidir. Elbise ve ayakkabılar bayramlık hediyelerin demirbaşıdır. Bayramda giyilmesi düşünülen bu bayramlık hediyeler genelde bayram akşamı çocukların yataklarında beraber yattıkları ve yataklarını paylaştıkları arkadaşları olur. Her nedense o gece çok uzun olur. Bir türlü sabah olmaz. Camilerden okunacak sabah ezanı dört gözle beklenir. Hoca ALLAHÜEKBER der demez herkes yatağından fırlar. Elini yüzünü yıkayıp bir de abdest aldıktan sonra BESMELE ile elbiseler ve ayakkabılar giyilir. Başta ailenin en büyüklerinden nine, dede, amca, anne ve babaların elleri minnetle öpülür, onlardan şefkat ve muhabbetle karşılığı alınır. Keseler ortaya çıkar ve paralarla dolmaya başlar.
Dedenin yoksa babanın elinden tutularak gidilen camilerde önce vaizler dinlenir. İlk defa duydukları tekbirlerle Bayram Namazı kılınır. Biraz da yabancı bir ortamda kılınan bu namaz onlara ilk defa toplum olmanın huzur ve güvenini telkin eder. Namazdan sonra yapılan dualara gönülden amin denilir. Sonra cami içinde yapılan bayramlaşma tam bir barış ve sevgi ortamı oluşturur. Büyüklerin ellerinden öpülerek yapılan bayramlaşma yüzlerce elin baş okşaması ve yanak öpülmesiyle karşılık bulur. Koşarcasına çıkılan camiden doğru eve gidilir. Annenin hazırladığı kahvaltı büyük iştahla yenildikten sonra dışarı çıkılır. Mahalle arkadaşlarına hem bayramlıklarını göstermek hem de onlarla birlikte komşu ziyaretlerine başlanılır. Toplanılan şekerler evdeki bir yerde biriktirilir ve bayramdan sonra günlerce o şekerler tüketilir.
Bayram Ramazan öncesine dönmenin de işaretlerini verir. Artık yemekler yeniden gündüz yenecek, hayat yeniden gündüz yaşanacaktır. Gece yarılarına kadar süren oyunlarla Ramazan ayının tatlı hatıraları günlerce konuşulacak, bir daha ki Ramazan ayı hasretle beklenecektir.
Ramazan ayı ve bayramlar çocukların unutulmazı, bizim de toplumla birlikte millet olma şuuruna ulaştığımız müstesna günlerdir. Bu müstesna günlere çok ihtiyacımızın olduğunu düşünüyorum. Ortak kaderi paylaştığımız bu günleri en iyi ve verimli bir şekilde değerlendirmenin lüzumuna gönülden inanıyorum. Başta müftülüğümüz olmak üzere bu müstesna günlerimizi çok ihtiyacımız olan milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmek amacıyla programların yapılmasını temenni eder, bu ayın feyzinden ve bereketinden ziyadesiyle yararlanabilmeyi Cenabı-ı Allah’tan niyaz ederim.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.