17 Nisan tarihinde “NELER OKUDUM” başlığıyla yayınladığım yazımda Sayın Mustafa Kılıç’ın yazdığı KUR’AN’DAKİ ALEVİLİK kitabını tanıtmıştım. Tanıtım yazısında kitaptan aldığım bir bölümü aynen aktarmıştım. Yayınladığım bu bölüm şöyleydi:
“Evvelen şunu belirtmek icap eder ki, Aleviliğin teolojik kaynakları arasında DEYİŞ ve NEFESLER neredeyse birincil düzeyde yer almaktadır. Hatta Aleviliğin kutsal metinlerini en başta NEFES ve DEYİŞLER teşkil etmektedir. DEYİŞ ve NEFESLERİ diğer kutsal kitaplarla müsavi gören anlayışı kendini, DEYİŞLERİ ayet olarak nitelemek suretiyle göstermektedir. Nitekim DEYİŞ okumaya da ayet okumak denilmektedir. Ayrıca DEYİŞ okurken çalınan bağlama, saza da TELLİ KUR’AN denilmesi bu koşutta yaklaşımın bir sonucudur”
Bana bizzat ya da telefonla ulaşan birçok okuyucum yukarda aktardığım paragrafta anlatılan bölümde anlatılmak istenen şeyin izaha muhtaç olduğunu ve biraz açıklanmasının gerektiğini ısrarla belerttiler. Konuyu bana ulaşan okuyucularıma açıklamalarda bulunmama rağmen bu açıklamaların bütün okuyucularımla paylaşılmasına inanmış bulunuyorum. Bu yazı işte bu inancımın sonucunda yazılmıştır.
Önce DEYİŞ, NEFES ve BAĞLAMA tarifleriyle başlamanın faydasına inanıyorum. DEYİŞ halk şiiri, halk türküsü anlamına gelmektedir. NEFES BEKTAŞİ ve ALEVİLERİN görüş, düşünce ve inançlarını belirtmek için yazılan ve söylenilen şiirlere denilmektedir. BAĞLAMA ise müzik dünyasına Türklerin kazandırdıkları bir çalgı aleti (enstrümandır) dir. Orta Asya’dan bu yana ozanların KOPUZ olarak adlandırdıkları bu çalgı aleti gelişerek ve değişerek günümüzde BAĞLAMA şekline ulaşmıştır. Öyleyse NEFES ve DEYİŞLER BAĞLAMA aracılığı ile söylenen ALEVİ ve BEKTAŞİLERİN görüş, düşünce ve inançlarını ifade ettikleritürkü ve şiirlerdir. Tamamen Türkçe ile söylenilmiş bu DEYİŞ ve NEFESLER günümüzde bütün halkımızın severek dinlediği, benimseyerek mırıldandığı hatta inançlarını paylaştığı kültürümüzün en değerli mirasıdır.
İslamiyet Türkler arasında yayan en önemli şahsiyet şüphesiz AHMET YESEVİ HAZRETLERİDİR. Kurduğu YESEVİ Tarikatı İslamiyet’in Türkler arasında hızla yayılmasını sağlamıştır. Bunun en büyük sebebi ise onun Türkçeye bağlılığı ve inançlarını halka kendi dilleriyle anlatmasıdır. Onun Türkçe konusunda söylediği düşünceleri günümüzde bile diyanetimize rehber olmalıdır. O büyük insan bu konudaki düşüncelerini “ Sevmiyorlar âlimler/ Bizim Türkçe dilini/ Ariflerden dinlesen/ Açar gönül ilini/Ayet, Hadis anlamı/ Türkçe olsa duyarlar/ Anlamını bilenler/ Başın eğip uyarlar/ Miskin Zayıf Hoca Ahmet/ Yedi atana rahmet/ Fars dilini bilir de/ Sevip söyler Türkçeyi/ diye ifade etmiştir.
Kitleler halinde Anadolu’ya gelen Türkler Hoca Ahmet Yesevi’nin bu öğüdüne bağlı kalmışlar, başta BEKTAŞİ ve ALEVİLER olmak üzere İnançlarını TÜRKÇE ifade etmeyi milli bir inanç geleneği haline getirmişlerdir. YUNUS EMRE, HACI BEKTAŞİ VELİ, HACI BAYRAMİ VELİ, AŞIKPAŞA, HOCA DEHHANİ, SÜLEYMAN ÇELEBİ hep bu yoldan yürümüş, hem horlanan TÜRKÇE’Yİ edebi bir dil haline getirmişler, hem milliyetimizi oluşturmuşlar hem de bu yolla halkımıza İSLÂMİYETİ bir güzel öğretmişlerdir. Selçuklular’ınFarsça’ya olan hayranlıkları onları kısa sürede tarih sahnesinden silerken; TÜRKÇE Osman’lıyı dünyanın en büyük ve uzun ömürlü cihan devleti haline gelmesini sağlamıştır.
İşte BEKTAŞİ ve ALEVİ şairlerin saz eşliğinde söylediklerin DEYİŞ ve NEFESLER bu toplum içinde en önemli dini kaynaklar olarak kabul görüyor ve öyle değerlendiriliyormuş. Bu gerçeği Sayın Mustafa Kılıç’ın yukarda adını verdiğimiz kitabından öğrenmekteyiz. Hatta bu NEFES ve DEYİŞLERİ ayet olarak niteliyor ve BAĞLAMAYIDA TELLİ KUR’AN olarak kabulleniyorlarmış.
Bu kabulden anlaşılması gereken şudur ki NEFES ve DEYİŞLER aslında KUR’AN ayetlerinin TÜRKÇE terennümünden ve TÜRKÇE söylenilmesinden başka bir şey değildir. Bu NEFES ve DEYİŞLER BAĞLAMA arcılığıyla söylenildiğinden BAĞLAMAYA da TELLİ KUR’AN adı verilmesi uygun düşmektedir.
Bu gerçekten böyle midir? DEYİŞ ve NEFESLER KUR’AN ayetlerinin TÜRKÇE mealleri midir? Pek çok örnekten biriyle bu konuyu tamamlamak istiyorum. Namaz İslâm’ın en önemli ibadetlerinden biridir. Nasıl kılınması gerektiği konusu hem KUR’AN’da hem de hadislerde ifade edilmiştir. Şimdi şekle önem verenlerin hiç yaklaşmak istemedikleri iki ayeti buraya almak istiyorum. “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, ahret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta, hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.(BAKARA SURESİ 177. AYET)” “ Gördün mü o dini yalanlayanı? İşte odur yetimi iten, miskini doyurmayı teşvik etmez. Yazıklar olsun şu namaz kılanlara ki, onlar namazı unuturlar. Onlar gösteriş yaparlar. Ve en basit komşuluk ilişkilerindeki yardımı da engellerler. ( MAUN SURESİ )
Şimdi Yunus Emre’den bir NEFES okuyalım. “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın Namaz değil/ Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz (Yıkamaz) değil” ve “Bin kez hacca vardın ise/ Bin kez gaza kıldın ise/ bir kez gönül kırdın ise/ gerekse var yollar doku”. Şimdi bir de Pir Sultan Abdal’dan bir DEYİŞ okuyalım. “Baz bazınan, kaz kazınan/ Vaz vazınan, vız vızınan/ Beş vakit bir niyazınan/ Kıldım sanma kılamadın.” Ve “Gerek gücen gerek kakı/ gerek dürr-i mekrun oku (Gizli inci dizisi)/ Sen bu amel ile Hakk’ı/ buldum sanma bulamadın”
Ben değerli okuyucularımı yukardaki KUR’AN ayetleriyle Yunus Emre ve Pir Sultan ABDAL’ın deyişlerinin anlam olarak mukayeselerini kendilerine bırakıyorum. Alevi ve Bektaşilerin DEYİŞ ve NEFESLERE niye ayet dediklerini, DEYİŞ ve NEFESLERİN okunmasını ayet okumak olarak kabullendiklerini, bu NEFES ve DEYİŞLERİN dile getirilirken aracılığına müracaat edilen BAĞLAMAYI TELLİ KUR’AN olarak nitelemelerinin haklılığını da yine okuyucularımın değerlendirmelerine sunuyorum.
NOT: Yaklaşan kutsal Ramazan ayınızı kutlar, milletimize ve insanlığa barış, huzur getirmesini niyaz ederim.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.