Doğada ayıların geleceği ve ayı populasyonlarının ( toplumunun) restorasyonu konusu, Fransa’ da son yıllarda gündemden hiç düşmemekte.
Fransa Toulouse İdare Mahkemesi Pirene Ayılarını yeterince korumayı reddettiği ve koruyamadığı için ulusal makamları (Devleti) suçlu buldu (Le Monde.13 Mart 2018 ).
Ormancılıkta bir Fransız veciz sözü ;” Bir fidan, iki fidan , üç fidan….bakmışsın sana, oluvermiş bir orman” kısmen de olsa uygulama da anlamlıdır.
Bu sözlerin benzerini vahşi yaşamda Pirene’ler de soyu tükenmekte olan ayılara uygulamaya çalışırsak; ” Bir ithal ayı, iki ithal ayı, üç veya otuz ithal ayı….ve hala on yıldır oluşamamış ayı toplumu” !..
Lyon’da kırsalda bir koyun yetiştiricisi rahatsızlığını şöyle ifade ediyor; “Bizler artık koyun yetiştirmeciliği yapmayacağız. Zira korumalı türlerin (ayı,kurt) besleyicisi durumundayız” ( Bu sözleri eleştiren gazete yorumcusu ise; “Avrupa Birliği’nin fonlarından kırsalda besiciler ve turizmciler şimdiye dek az mı desteklendiler” diyerek bu rahatsızlıkların hafife alınmasını diliyor.”
Vahşi yaşama bir Türk atasözüyle devam edelim: ”Azı karar, çoğu zarar.”
İsveç’te kurtların sayısının artması ve koyun sürülerine zararlarının çoğalması tepkilere yol açmıştır. Ve 45 yıl sonra kurt sürek avı zorunluluk kazanmıştır.
2018 yılı şubat ayında 12000 kayıtlı ve av tezkereli avcının başlattığı av, 15 Şubat 2018 tarihine kadar sürmüştür. Bu tarihe kadar 27 adet kurtun avlanması planlanmış, bu avın amacı artan kurt sayısının aşağı yukarı 210 adet civarında tutulması imiş.
İsveç Hayvanları Koruma Cemiyetleri bunun salt bir av değil, katliam olduğunu ifade ederek bu av için yeşil ışık yakan İsveç Hükümeti’ni suçlamaktadırlar.
Komşu ülke Norveç’in Vahşi Yaşamı Koruma Derneği ise; bu sürek avı nedeniyle Lahey Adalet Divanı’na şikayet edeceklerini açıklıyor (Yaban Dergisi.2018).
Ülkemizdeki durumu merak edersek ; DüzceÜni. Orman Fakültesi Öğr .Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Ambarlı (2017) sempozyum bildirisinde” Türkiye’deki Kurtlar ve İnsanlar Arasındaki Çatışmanın Analizi”ni ele almış şöyle özetlemektedir ;
Türkiye genelinde 58 il de, 233 insan-kurt çatışması haberi saptanmıştır. Genelde haberler olumsuzdur. Bunlardan % 65’ i evcil hayvanlara verilen zararlar, %24’ ü insanlara verilen zararlar, %9’ u kurda verilen zararlardan ibarettir.
Hayvanlara verilen zararların %80 ‘i küçükbaş hayvanlaradır. Özellikle sonbahar aylarında ( %40) gerçekleşmiştir. Bu hayvanlar gece ve alaca karanlıkta kurtlar tarafından saldırıya uğramışlardır. Meydana gelen zararlarda vatandaşın genelde ya hiç önlem almadığı ,köpek sayısının az veya hiç olmadığı saptanmıştır.
Korunma tavsiyeleri olarak ta; “ özellikle evcil hayvanların akşam vakti kapalı mekanlara alınması veya etrafının elektro –şoklu çit sistemiyle çevrili ağıllara konulması gerekir ”demektedir. Vatandaşa ücretsiz olarak Kangal ve Akbaş köpekleri verilmesinin zararı büyük ölçüde değerlendirilmiştir.Ayrıca insana verilen zararın ve kuduz nedenli
ölümlerin azaltılması için ;” özellikle vahşi çöp depolama alanlarının etrafı çevrilerek yabani hayvanlarla köpeklerin bir araya gelmesi engellenmelidir” diye öneri sunmuştur.
AYI VE KURTLARIN NE FAYDASI VAR Kİ?..
Bu soruya haklı bir tepki ile “bence de” diyenlerden olabilirsiniz.
Bu sözü haksız bulan ve doğal yaşamı içine sindiren biyolog (şimdiler de turizmci) Hüseyin Avni Özen “Ayı Hikayeleri”(1998) kitabında Artvin-Yusufeli- Barhal köylülerinden edindiği 27 adet yaşanmış ayı öyküsünü sürükleyici bir tarzda okuyucuya aktarmış. Kitabın ön söz yazarı da bir biyolog İ,Bülent Çevik yukarıdaki soruya benim de katıldığım şu yanıtları vermektedir:
“Ormanları milyonlarca yıl onlarla paylaştık. Yine binlerce yıl aynı mağaralarda konakladık, aynı meyveleri yiyip, aynı köklerle beslendik. .Sonra her nasıl olduysa bu kozmik yaşam savaşında onların burunları ve tırnakları, bizimse beyin kıvrımlarımız ve ihtiraslarımız büyüdü.
Doğrusu doğanın bize bahşettiği bu en büyük avantaj zekamızı hiç te adil kullanmadık. Onlara dağları, ormanları dar ettik.
Oysa bu yaşlı yerküremizde yaşayan ve bu yaşamı yüz binlerce yıl evrilip - elenip , tırnaklarıyla kazıyarak hak etmiş canlı türlerinin yaşama hakkı; yine o milyonlarca türden biri olan insanoğluna sundukları faydaya endeksli.
Onlar bizimle birlikte bu dünyanın sahipleri…
Neden bize fayda sunmak zorunda olsunlar ki ?..
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.