Villalı Yayla..! başlıklı ilk yazım da ( 31.05.2014-Bolu Gündem) bahsettiğim , Eski Defterdarımız Fevzi GÖNÜLLÜ dostum 1991 yılı KASIM ayının son günlerin de GEREDE yaylalarındaki yayla villalarının yıkımının hikayesini anlatan belgeleri, ( Fotoğraf, tutanaklar, raporlar ve diğer tüm yazışmaları içeren dosyayı )tarafıma gönderdi. Bu dosyanın ve belgelerin nasıl haberleştirileceğine gazetemizin yönetimi karar verecek elbet. Ben dosyayı olduğu gibi, tüm belgeleri ile birlikte bugün ( 13.06.2014 Cuma günü ) gazetemiz yönetimine -GERİ ALMAK KAYDIYLA- teslim ettim.
Belgeleri incelerken en çok dikkatimi çeken husus , Ortaokul yıllarımdan Edebiyat öğretmenim ve daha sonraki yıllarda hepimizin ağabeyi, ve de sevgili hocası olan CAHİT DİNÇTÜRK beyin IŞIKLAR İÇİNDE YATSIN- yazısı ve çarpıcı başlığı oldu..
GEREDE ilçemizde Rumşah, Hasbeyler, Hacıveli ve Seviller yaylalarında yıkılan yayla villaları haberlerinde sonra yazdığı yazısında ; yazısının başlığını YAĞMA HASANIN BÖREĞİ olarak atmış Bolu Gündem gazetemizin ARALIK 1991 tarihli nüshalarında yayınlanan bu yazısında Cahit DİNÇTÜRK hocamız neler yazmış bir bakalım:
Arpalıklardan sonra sıra şimdi de yaylalara mı geldi? Peki, buna bir DUR diyecek yok mu? Tabii var. Bu adamcağızlar devletin her tarafta eli kolu olduğunu unutmuşlar galiba
Ey şaşkınlar, kusura bakmayın, size şaşkın diye hitab ediyorum. Çünkü sizin yaptığınız işe başka türlü bir isim vermek mümkün değil. Bedava arsaya, devletin, milletin, saçı bitmedik yetimin ve de altmış milyon insanın, üzerinde hakkı olan bir yere VİLLA YAPMAYA aklınız eriyor da, DEVLETTEN İZİN ALMAYA, devlete arsa bedelini ödemeye aklınız ermiyor.Eğer herkes, canının istediği şekilde ve istediği yere böyle uyduruk villalar kondurmaya kalkarsa, acaba yurdumuzun hali nice olur? Türkiyede sizlerden daha akıllı, daha açıkgöz kimse yok mu? Siz HERKESİ KÖR, ALEMİ SERSEM Mİ SANIRSINIZ?
Hocamız, Villaları yıkılanların bağırtılarına, siyasilerden medet uman NASIL OLUR DA BİZİM VİLLALARIMIZI YIKARLAR. BİZ BURAYA PARA DÖKTÜK, MİLLİ SERVETİ YOK EDEMEZLER şeklindeki serzenişlerine de bakın nasıl cevap vermiş:
Şimdi kalkmış bir de siyasileri, milletvekillerini devreye sokmaya çalışıyor, görevlilere de çamur atmaya kalkışıyorsunuz. Unutmayın beyler ONLAR MİLLETİN VEKİLİDİRLER, SİZİN GİBİ DEVLETE, MİLLETE ZARAR VEREN İNSANLARIN VEKİLİ DEĞİLDİRLER. Ayıp ayıp, insanda biraz utanma olur.YAĞMA HASAN IN BÖREĞİ Mİ BU?
Bu son değerlendirmeyi, günümüz milletvekillerine sevgili hocamızdan bir hediye olarak sunuyorum. Onlar milletin vekilleridir yaklaşımındaki inceliği ve de yüceliği ; YAYLA YAĞMACILARINA attığı fırçayı umarım dikkatle okur ve değerlendirirler.
Valilik Yönergesi :
Sayın Valimiz Ahmet ZEHTEROĞULLARI nın geçen günlerde bahsettiği; BOLU İLİ MERA VE YAYLAKLARI KORUMA VE KULLANMA USUL VE ESASLARI YÖNERGESİ, 04.06.2014 günü itibariyle yayınlandı.
Yaylak ve kışlaklarda, 4342 sayılı Mera Kanununun amacına uygun ve hayvancılık yapan çiftçi aileleri nin yaylalarda amacına uygun MANDIRA; SULUK; SUNDURMA ve SÜREKLİLİK GÖSTERMEYEN BARINAK,AHIR veya AĞIL yapım talepleri için müracaat şekil ve şartlarını belirten bu yönergede muhatap il/İlçe müdürlüğü olarak GIDA TARIM ve HAYVANCILIK MÜDÜRLÜKLERİ belirlenmiş. Yanlış anlamadı isem yine bu müdürlük içinde kurulacak olan( YÖNERGEDE AÇIKLIKLA YAZILMASA DA ) MERA KOMİSYONU gelecek günlerde yaylalardaki yerleşim şekil ve şartlarından sorumlu birim olacak.
Yukarıda hocamızın yazısında bahsettiği DEVLETTEN İZİN ALMAK kavramına uygun bir gelişmenin kurumu olarak İL ya da İLÇELERDE Mera Komisyonları nın çalışmaları ve kararları olacaktır umudundayız. Bakıp göreceğiz. Bizim dileğimiz hayırlı ve uğurlu olması yanında başarılı ve bilimsel, siyasetten uzak , kalıcı ve yaylalarımızı koruyucu bir kurum olması temennisidir.
Tüm babaların gününü kutlarken, Fevzi GÖNÜLLÜ dostumun babalar gününü kutlar, BOLUdan tüm dostlarının selam ve sevgilerini gönderiyorum.
Sevgiyle, sağlıcakla ve de KİTAPLA KALINIZ EFENDİM.
Kemal ALEMDAR.14.06.2014/BOLU
***
Rahmetli Cahit Dinçtürkün 1990 yılların başlarında Bolu Gündem Gazetesinde Yaylalar ile ilgili kaleme almış olduğu yazıyı tekrar veriyoruz.
CAHİT DİNÇTÜRK YAĞMA HASANIN BÖREĞİ BOLU GÜNDEM GAZETESİ ARALIK/1991
Belki duydunuz, belki de duymadınız. Son günlerde Bolu, daha doğrusu Gerede ilçesi başka bir heyecan içinde. Olayı duyduğunuz zaman sizler de mutlaka hayretler içinde kalacaksınız. Biz, ulaşabildiğimiz kaynaklardan ve muhabir arkadaşlarımızdan aldığımız bilgileri şimdi siz değerli okuyucularımıza aktarmaya çalışacağız.
Malumunuz, artık Türkiyede turizm anlayışı çok değişti. Sahiller alabildiğine dolmuş, artık oralarda kafa dinleme imkanı kalmamış. Üstelik de denizlerin hakikaten kirli ve mikroplu oluşu, yurttaşlarımızın doğanın kucağına yönelmelerine sebep oldu. Bu yüzden de eşsiz tabiat güzelliklerine sahip Bolunun önemi, otoyolun da yapılması ile yoğun bir şekilde arttı. Bolu Valiliği, Bolu Kalkınma ve Tanıtma Vakfı, bazı belediyelerimiz ve Petrokent gibi müesseseler Boluda Yayla ve Dağ Turizminin geliştirilmesi için gerekli çalışmalara ve hatta yatırımlara başladı. İşte fırsat bu fırsat Kendini açıkgöz zanneden bazı kişiler hemen faaliyete geçti. Geredenin beş adet yaylasında hemen villa inşaatlarına başladılar. Kimin arazisinde? Kimin olacak, devletin arazisine. Plan yok, program yok, izin yok, algı yok, vergi yok. Birken iki, iki iken beş on derken toplam tam 127 adet villa. 1991 yılında tam yetmiş küsür villanın temeli atılmış. Bir de işin ticaretini yapan spekülatörler var. Adam, hazine arazisini istediği gibi satıyor, paracığını da cebine atıp, çubuğunu tüttürüyor. Oh, oh, ne güzel, gel keyfim gel. Beyefendiler de ister kendi ihtiyacı için, ister ticari amaçla ormanın ortasına villasını konduruyor.
Arpalıklardan sonra sıra şimdi de yaylalara mı geldi? Peki buna bir dur diyecek yok mu? Tabi var. Bu adamcağızlar devletin her tarafta eli kolu olduğunu unutmuşlar galiba. Olaya, hazine adına Gerede Mal Müdürlüğü el koymuş. Villazedelere (!) gerekli ikazlarda ve ihtarlarda bulunmuş, dinleyen olmamış. Mal Müdürü dediğin de kim ola ki? Atarsın bir kılçık, çeker gider. Ama aşk olsun Gerede Mal Müdürüne, kıyak adammış doğrusu. Bakmaış bunları gözünü yaşına, dayanmış mahkemeye. Tabi mahkeme de hazineyi haklı bulmuş. Gelmişler yıkıma. Ama beyefendiler yine tınmamışlar. Nasıl olur da bizim villalarımızı yıkarlar, Biz oraya para döktük. Milli serveti yok edemezler diye direnmeleri devam etmiş. Eh, günü gelende devletin dozerleri bu kaçak yapıları, hazine arazisindeki bu turizm bozuntularını yerle bir edince akılları başlarından gitmiş. Hemen kazanlar kalkmış. İstemezük bu Mal Müdürünü de bu kaymakamı da istemezük diye tutturmuşlar. Devreye hemen siyasileri sokup villacağızlarının acısını çıkarmaya çalışmışlar.
Ey şaşkınlar, kusura bakmayın, size şaşkın diye hitap ediyorum. Çünkü sizin yaptığınızişe başka türlü bir isim vermek mümkün değil. Bedava arsaya, devletin, milletin, saçı bitmedik yetimin ve de altmış milyon insanın üzerinde hakkı olan bir yere villa yapmaya aklınız eriyor da, devletten izin almaya, devlete arsa bedelini ödemeye aklınız ermiyor. Eğer herkes, canının istediği şekilde ve istediği yere böyle uyduruk villalar kondurmaya kalkarsa, acaba yurdumuzun hali nice olur? Türkiyede sizlerden daha akıllı, daha açıkgöz kimse yok mu? Siz, Herkesi kör, alemi sersem mi sanırsınız?
Şimdi kalkmış bir de siyasileri, milletvekillerini devreye sokmaya çalışıyor, görevlilere de çamur atmaya kalkışıyorsunuz. Unutmayın beyler, Onlar milletin vekilidirler, sizin gibi devlete, millete zarar veren insanların vekili değildirler. Ayıp ayıp, insanda biraz utanma olur, yağma Hasanın böreği mi bu?