Sayın okuyucular, bu gün sıra dışı bir konu ile karşınızdayım. Damdan düşenin halini damdan düşen bilir diye bir özdeyiş vardır.İşte ben de bu özdeyişten yola çıkarak diyorum ki yaşlıların halini yaşlılar bilir.Bu nedenle 85 yılın ağırlığını sırtında taşıyan bir fani olarak karşılaştığım zorlukları, sorunları,avantajları,dezavantajları -uzun ve sağlıklı bir ömür dileği ile- siz sayın okuyucularla paylaşmak istiyorum; Ben bu yazımda ÖZELİMİ(Hayatımı) genel ile harmanlayarak BEN beni anlatacağım. Önce şu hususu açıklıkla belirtmeliyim ki benim bu ÖZELİM kendi tercihim değil, KADERİMİN kaleme aldığı (oluşturduğu) hayat hikayem. Herkes kendi kaderini yaşar denildiği gibi ben de kendi kaderimi yaşadım ve yaşıyorum. Kaderin yazdığı hayat hikayelerinde tekdüze-sıradan-yol alınırken bazen sıra dışı sürprizlerle de karşılaşılır ki işte bu duruma o zaman “KADERİN cilvesi” denilir.Bu sürprizler insanda maddi manevi yıkıma neden olursa o zaman da “KADERİ kötüymüş” denilir. Görüldüğü gibi KADER insan hayatında daima baş roldedir. İşte BEN bu yazımda KADERİMİN yazdığı hayat hikayemin SON BÖLÜMÜNDEN söz edeceğim. Her ne kadar BEN demişsem de sanıyorum hikayemin bu bölümünün anonim vasfında olduğunu yani çoğu ihtiyar delikanlıların o hikayemin içinde kendilerini de görebileceklerini düşünüyorum. Bu nedenle-yukarıda da belirttiğim gibi- cümlelerimi zaman zaman özelden genele de devşireceğim. Öyle ise hikayemin son bölümü neymiş bir bakalım; Bölümün başlığı YAŞLILIK.
Önce şu hususu açık yüreklilikle, samimiyetle, ve kadere teslimiyet ile diyorum ki YAŞLILIK her faniye nasip olmayan tanrının bir takdiri. Tabii ki bu takdir-i ilahiye hamdolsun diyorum. Ancak “ Allah’ın hikmetinden sual olunmaz” yönündeki ikaza olan saygımı da muhafaza ederek yaşlılıkta yaşadıklarımı (yaşadıklarımızı)–itiraz değil tespit anlamında- siz sayın okuyucularla paylaşmak istiyorum;
İnsanOĞLU-hadi feministlerin OĞLU kelimesine itiraz edebileceklerini düşünerek insanlar diyelim –yaşlanınca, hem bedensel, hem psikolojik ve hem de sosyolojik anlamda ZORLUKLARLA boğuşmak zorunda kaldığı gibi zaman zaman da yaşlılığın keyfini-mutluluğunu- yaşayabiliyor. Yaşlılıkta insan kendini, yağmur yüklü NİMBÜS bulutları gibi hastalık-sıkıntı-dermansızlık-iştahsızlık gibi olumsuz faktörler ile yüklü bir hayatın(yaşamın)içinde buluyor. Bir başka anlatımla Yani “yaş” dediğimiz o uzuuuun yıllar bir sürü zorlukları da beraberinde getiriyor.Peki bu hep böyle mi oluyor,tabii ki hayır,bu zorlukların yanında- dikenli tarlada- zaman zaman çiçekli otların da yeşerebileceği gibi çocukların,torunların ve hele hele torunların çocuklarının sevgisi o zorlukları göğüslemeye yetiyor.Neyse şimdi bırakalım çocuk-torun muhabbetini, gelelim asıl konuya,yaşlıların karşılaştıkları zorluklara;
Önce bedensel zorluklardan başlayalım; İlk sıradaki zorluk insanı tükenmişliğe götüren yorgunluktur. Bedensel yorgunluğun ileri safhası ise tükenmişlik yani YETMEZLİKTİR. Nitekim bazı ölüm raporlarında “toplu organ yetmezliğinden” söz edildiğini duyuyoruz.Bu organ yetmezliği ise vücut direncini azaltarak çeşitli hastalıklara kapı aralıyor.Hal böyle olunca yaşlılar hastalıklarla boğuşmak durumunda kalıyorlar. Bazı dostlarım bana “nasılsın” dedikleri zaman “YAŞIMA GÖRE çok şükür iyiyim” diyorum. Yaşlılıkta sıkıntıların olduğu ve olabileceği gerçeği karşısında iyiyim demiyorum“yaşıma göre iyiyim” diyorum.
Sayın okuyucular, işin psikolojik boyutuna gelince; Bedensel şikayetler doğal olarak insanın psikolojisini de olumsuz yönde etkiliyor.Örneğin iç daralmaları, kaygı, zihinsel kayıplar, çoğu arkadaş rahmet-i rahmana kavuştuğu için arkadaş yokluğu( arkadaş açlığı) umutsuzluk,geleceğin karanlığı, hatırlama güçlüğü gibi nedenler doğal olarak yaşlıların psikolojilerini örseliyor.Özellikle-altını çizerek- arkadaş yokluğunun çok önemli bir sorun olduğun vurgulamak isterim.Not/ Halen yaşamakta olan arkadaşlarla uzun uzun yaptığımız telefon görüşmelerimizin ana konusu ölen arkadaşlarımız oluyor.Onlarla olan arkadaşlıklarımızı sanki yaşıyorlarmış gibi dillendirerek duygu havuzunda kulaç atıyoruz. Bunun yanında yaşlıların gençliklerinde toplumsal(sosyal) ortamlarda var olan etkinliklerinin azalmış olması da onların psikolojileri üzerinde olumsuz etki yapmaktadır ki işte tam da burada SOSYOLOJİK zorluklar başlıyor.Kişi yaşlandıkça ya kendisini toplumun dışına atıyor veya toplum tarafından dışlanıyor.Örneğin ben gençliğimde yıllarca STK(sivil toplum kuruluşlarında) görevler aldım.Şimdi ise herhangi bir STK da görev almak istesem yaşım nedeniyle kabul görmeyeceğimin bilinicindeyim. Nitekim bir-kaç gün önce eski kahve kültürü alışkanlığım nedeniyle kahvehaneye gittim. Bir kahve söyledim,kahvemi yudumlarken baktım ki kahvehanede benden yaşlısı yok,bu tabloyu görünce ben de kendi kendimi dışlayarak o ortamdan ayrıldım. Keza Yaşlıların bazı bedensel rahatsızlıkları nedeniyle ibadetlerini gereğince yerine getirememiş olmaları da onlar için ayrı bir üzüntü nedeni olabilmektedir. Keza yaşlıların bugünkü teknoloji karşısındaki çaresizlikleri de ayrı bir sorun olmaktadır. Yukarıdan bu yana listelemeye çalıştığım zorluklar genel olarak bedensel ve zihinsel zorluklardır.Ancak bu zorlukları tevekkül ile karşılamak mümkün olabilmekte ise de insanlar tarafından dışlanmaları onları daha çok yaralamaktadır.Yaşlı adam cep telefonunu alıp tamirciye götürmüş ve tamirciye “evladım telefon bozuldu galiba kaç gündür hiç çalmıyor” dedikten sonra tamirci “ telefon sağlam amca” deyince yaşlı adam göz yaşları ile “demek ki hiç arayan olmamış” diyor. İşte yaşlıları ağlatan diğer zorluklar değil ARANMAMAKTIR. Velhasıl kelam yaşlılık ÇOK ZORMUŞ.
Not/Sayın okuyucular,benim gündeme getirdiğim bu zorluklar güneşin doğudan doğduğu kadar malum(bilinen) zorluklardır.Bu nedenle devlet bu zorlukların asgariye indirilmesi anlamında her ne kadar evde bakım hizmetleri,huzur evleri,yaşlı bakım ve rehabilitasyon merkezleri,günlük bakım merkezleri gibi hizmet alanları oluşturmuş ise de hani kuşu altın kafese koymuşlar da o yine “ vay vatan” dediği gibi yaşlılar ah gençlik ah demekten kendilerini alamıyorlar.
Yine de yaşlılık ZOR DA OLSA toprağın üstü altından iyidir diyerek sağlığımızı koruyalım, AŞILARIMIZI yaptıralım. 24/11/2021
Hoşça kalın.
İLHAMİ CANDEMİR
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.