
Suat Tosun
BÜYÜLEYİCİ ORGAN BAĞIRSAK
Bizlerin daha yeterince tanıyamadığımız ve Yaradanın ne kadar mükemmel tasarladığı insan bedeni, sağlığımız söz konusu olunca gündem oluyor.
“Büyüleyen Bağırsak” (2014) kitabını doğrusu isteksizce seçerken ,genç bir Alman tıp araştırmacısı bayan Dr. Giulia Enders (27 yaşında) 2014 yılında bu kitabıyla en çok satan kitaplar listesinde 1. ci sırada yer alarak,26 ülke diline çevrilmiş olması beni okumaya teşvik etmiştir.
Beri yandan son yıllarda araştırmalarla imajı yükselen bağırsak üzerine yazılmış epey yayın kitabevlerinde dikkati çekmektedir (Duygusal Beyin-Bağırsak 2016; Tahıl Beyin 2015; Huzurlu Bağırsak; Buğday Göbeği; 2,ci Beyin Konuşan Bağırsak,vb.) .
Mizahi bir dil eşliğinde bağırsakların ne kadar karmaşık ve ne kadar büyüleyici olduğunu vurgulayan , eğlenceli uslubuyla da bilinçlendirici bir kaynak.
Giulia Enders insanı bir ağaca benzetirken; “İnsan Bir Ormandır”romanıyla bu benzetmeyi sosyo-psişik yönleriyle irdeleyen sayın Oktay Akbal (1988) gibi bakış tarzını katiyetle kabul etmiyor, ona göre :
“Bir ağacın gözlerimizle algıladığımız kabataslak ve basitleştirilmiş biçimi –tepesi yuvarlak, düz bir gövde. Gözlerimiz bu biçimi “ kaşık “ benzetmesiyle basitleştirir ve yalnızca görünürde olanı değil de ,geriye kalan her şeyi de görebilirsek eğer(ağacın görünmeyen toprak altı biyokitlesi toprak üstüne yakın değerler taşıyabilir),dünyanın çok daha eğlenceli bir hal alacağını vurgular. Bir ağaç , o zaman bir kaşık olmaktan çıkıp,bir “halter”e benzetilmesi gerekirdi..!
Fakat beyin bunu yapmamaktadır .Beyne en fazla bilgiyi gözler aktarır ve bu bir kitapta yer alan ağacın tümünün çiziminin nadiren algılanmasına sebep olur.Yani beynimiz ,hışırdayan ağaçlarla dolu bir orman söz konusuysa bize itaatkar bir biçimde illaki “kaşık, kaşık, kaşık” yorumunu yapar.Hayatımızı “ kaşık kıvamında” sürdürdüğümüz esnada hayata dair büyük olaylar kaçırıyoruz “.
Genç araştırıcı ,insan bedeninde görünür olandan daha fazlasını yakalasaydık ,kabaca ve basitce görebileceklerimizi şöyle özetliyor; bedenimiz üç adet “hortum” sayesinde gelişmiş.Birinci hortum, içimizden geçer ve ortada düğümlenir.Bu kalbimizin merkez düğümünü oluşturduğu kan dolaşım sistemimizdir.İkinci hortum neredeyse sırtımıza paraleldir; bu hortum vücudumuzun üst kısmına kadar çıkar ve orada sabitlenen bir adet kabarcığın oluşmasını sağlar.Bu bu kabarcık omuriliğimizde yer alan sinir sistemimizdir.Bu sinir sistemi beynin oluşumunu ve sinirlerin tüm vücuda yayılmasını sağlar.
Üçüncü hortum yukardan aşağıya kadar vücudumuzdan geçer.Bu hortum bağırsak kanalıdır.Bağırsak kanalı iç dünyamızın tamamını düzene sokar.Bağırsak kanalı,sağa sola yayılan tomurcuklar üretir. Bu tomurcuklar sonradan akciğerlerimizi oluşturur. Biraz aşağıda bağırsak kanalı genişler ve karaciğerimizin oluşumunu sağlar, aynı zamanda safra kesemizin ve pankreasın da oluşumınu sağlayan odur.Fakat her şeyden önce ,bu kanal kendi başına faaliyet gösterdiği alanları sürekli artırmaktadır.Ağızın işlevselleşmesini ve “breakdance”yapan mide borusunu biçimlendirir ve “mide torbası” yaratır. Sonunda oluşturduğu ise ,adını bağırsak borusundan alan başyapıttır; bağırsak.
Diğer iki hortumdan oluşan baş yapıtlara -kalp ve beyin- e hayati önem taşımaları nedeniyle hayranlık ve saygı duyulur.Fakat bağırsağın -çoğu insanın düşüncesi bu yönde- yaptığı yalnızca arada bir tuvalete gitmektir.Utanç verici bağırsak! Organlar arasındaki çirkin ördek yavrusu !
Aşırı kilo alma,bağışıklık sistemi , beslenme,mutluluk hormonları, bağırsak florası(milyarlarca bakteri) ile son derecede bağlantılı alerji ve depresyon rahatsızlıkları,tuvalet eğitimi (çömelme tekniğinin hemoroid ve divertikül vb.üzerine olumlu etkileri) hakkında akıcı bir üslupla yararlanacağımız bir kitap.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.