
Suat Tosun
GLASKOW COP-26 VE ORMANSIZLAŞMAYA CİDDİ ODAKLANMA
Küresel iklim değişikliği dünyanın en başı çeken gündemi .
Ormansızlaşma ise bu gündemin ikinci önde gelen nedenidir.
Ancak ne yazık ki insanoğlu, aşırı sıcaklık ,seller ,büyük orman yangınları,fırtınalar gibi acılar yaşatan olayları yaşamadıkça tehlikeyi kendilerinden uzakta görebiliyor…
Bu konuda herkesin bildiği bir gerçek, tehlikeli iklim değişikliğinden kaçınmak istiyorsak, öncelikle dünyanın azalmakta olan –tropikal yağmur ormanlarını kurtarmak .
2021 yılı mart ayında Norveç’te Tropikal Yağmur Ormanları Vakfı’nın yayınladığı rapor da; ”Dünyanın tropikal ormanları örtüsünün kabaca 2/3’ üne zarar verildiği veya yok edildiği ” açıklandı. Ormanlardaki bu kayıpların iklim ısınmasına neden olan emisyonlarında önemli bir sebebidir ” uyarısı yapılan bu raporda; çoğunlukla tarım için olmak üzere (palm yağı,soya,kakao,besicilik..) ağaç kesimi ve arazi dönüştürme çalışmaları yüzünden ,dünya yağmur ormanlarının %34 ü yok edildi.%30’ una zarar verilerek, onlar yangına ve gelecekteki doğal yıkımlara karşı daha savunmasız hale getirildi” denilmektedir. Dünyadaki bu yıkımın yarısından fazlası, Güney Amerika’ benim de 1997 yılında teknik geziye katıldığım Amazon tropikal ormanlarında gerçekleşti.
Glaskow’ daki BM İklim Zirvesi olan COP 26’da bir araya gelen 120’ den fazla Dünya Lideri; 2030 yılına kadar ormansızlaşmayı durdurma ve tersine çevirme taahhüdünde bulundular. Anlaşmayı imzalayan ülkeler , dünya ormanlarının % 85 ‘ ini barındırmakta.
G7 grubu ülkeler toplu emisyonlarını 2030 yılına kadar yarıya indirme sözü verdiler. Çin 2060 yılına,Hindistan 2070 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma sözü verdi.
Duyuru koruma çabaları için 19.2 milyar ABD.doları kamu ve özel fonu içermekte. Ayrıca ormansızlaşmaya yol açan hurma yağı,soya ve kakao gibi küresel olarak önemli emtiaların ticareti için, arazilerin dönüştürülmesini önleme için 28 ülke yine taahhütte bulundu…
Orman kaybını önlemek için geçmişte bir dizi anlaşmalar; 2005,2008,2014 ‘deki verilmiş taahhütler pek de işlev kazanmadı, hedefler tutmadı.Endonezya ve Malezya’ nın ormanlarının çoğu nu harabeden palmiye yağı endüstrisi ,şimdiye kadar nisbeten düşük ormansızlaşma oranlarına sahip Afrika’ya taşınıyor.
Bu günlerde edinilen iyi haber, 2014 deki bildirgeyi imzalamayan Brezilya, Rusya, ve Çin’in bu sefer imza koymaları…
Yine 45’den fazla sayıda ülke kömür enerjisini terk etmek için el sıkışmış, Türkiye ise, bu anlaşmaya katılmamış durumda.
Tropikal yağmur ormanlarının kesilmesinin önlenmesi , bu araziler de yaşayan en yoksul insanlardan bazılarının iklim değişikliğiyle mücadelenin maliyetini üstlenmesi anlamına gelebilir. Bu insanların üstelik nisbeten daha az emisyona katkıda bulundukları göz önüne alındığında ,bu pek adaletli de değildir.
Sonuçta , ormanları bozulmadan tutmak için ,ormanlardan faydalananların (AB ülkeleri başı çekiyor)onları koruma çabalarını finanse etmesi gerekiyor.
Ülkemiz ormanları içinde bu bağlamda konuşulacak sözler olacaktır. Zira, Türkiye dünya ülkelerinin durumunu gösteren güncel istatistiklerde birim alandan en çok odun üreten ülkelerden biri ..!
Dünya’da ormanların ekolojik ve sosyal yararlarının böylesine ön plana çıktığı bir dönemde bu değerli ekosistemleri yalnızca odun deposu gören bu tür anlayışlar, ormancılık biliminin ilkelerine ve ulusal ormancılık politikası amaçlarına aykırı ve çağdışı yaklaşımlar olduğu bir gerçektir.
Kaynaklar:
Julia PG Jones (2021)- The Conversation.Bangor Uni.Prof.
Norveç Tropikal Yağmur Ormanları Vakfı .Mart.2021 raporu
TOD .Orman Varlığımız ve Ormancılık üretim Faaliyetleri Paneli Sonuç Bildirisi .Aralık 2019.Ankara
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.