Acıh da Bağa Vir

Adam Bulgaristan’dan Türkiye’ye giriş yapmış, Edirne’ ye gelmiş kendisine mikrofon uzatıp soruyorlar, ‘Hoş geldiniz, memnun musunuz?’

Ağzını yaya yaya diyor ki, ‘1000 Leva bozdurdum, 10 bin Türk Lirası aldım, arabamın bagajını, arka koltuğu, yiyecekle, giyecekle doldurdum, şimdi dönüyorum’

Komşi memnun…

Nasıl memnun olmasın, hali, aynen Barış Manço’ nun , ‘Bulguru yağı bulan çorbasın kaynatır’ dediği gibi.

‘Acıh da bağa vir’ şarkısında ki bu dizenin ardından ise sanki bizim haleti ruhiyemizi anlatır o güzel sesi ile rahmetli.

Der ki; ‘‘Ya bulamayan gariban omuzunu oynatır’

***

Komşiyi böyle mutlu, bizim vatandaşı ise bir köşeden ona imrenerek bakarken, mutlu imiş gibi bir de omzunu oynatır görünce, bir mahzunluk çöktü gönlüme.

Âşık Mahsuni Şerif’in;

‘Mevla’m, gör diye iki göz vermiş / Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?’ dizeleri geldi aklıma.

Ardından da ‘Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana’ satırları gelince, inceden inceye…

Kuru soğan acısından mıdır, yoksa o tertemiz gönlümün ıstırabından mıdır bilmem, gözlerimden gelen yaşa engel olamıyorum.

‘Güzel Rabb’im!

Şu üç günlük dünya da Bulgar vatandaşı memnun oluyor da biz niye memnun olamıyoruz?’ diye sormaktan kendimi alamıyorum.

***

Ve

O anda…

Fuzuli’nin

‘Derdime vakıf değil canan, beni handan bilir / Hakkı vardır şad olanlar, herkesi şadan bilir’ dizeleri çınlıyor kulağımda.

‘Acaba yönetenlerimiz bizi mutlu mu zannediyorlar ki?’ diye düşünmeden de edemiyorum.

Barış’ın ‘Bir anda bütün dünyam karardı / Bu sesle sokaklar yankılandı / Domates, biber, patlıcan’ sesini duyuyorum; hüzünleniyorum.

Yine o anda Fuzuli’nin

‘Beyhude gamlanma divane gönül! / Cümle âlemin rızkını veren vardır’ satırları düşüyor gönlüme, ‘Şükürler olsun, verdiğin sağlık ve afiyete’ diyor, Tanrı’ma sığınıyorum.

***

Hem rahmetli Mahsuni Şerif’in ‘Mevla’m gör diyerek iki göz vermiş’ dizesindeki gören GÖZler, hem de rahmetlik Manço’nun şarkısındaki ‘Ayağında yok postal başına giyer püskül / Ya hiçbir şey bilmemek pilav üstüne keşkül’ tarzında yaşayan,

Aynı ekonomik zorlukları yaşadığı halde, siyaset uğruna görmezden gelen KÖR mezler için

YÖNETENLERİMİZE; yine Manço’nun ‘SELAM VEĞDİ GÖDÜN MÜ?’ dizesi ile sesleniyorum;

Manço’nun ‘ACIH DA BAĞA VİR ‘şarkısındaki ‘Türkünün sonu geldi gari’ kısmını duymak istemiyorsanız,

Asgari ücretlinin, emeklinin, dar gelirlinin SELAMINI alınız. Bulgar vatandaşı kadar mutlu yaşayabilmeleri için TUİK e takılmadan insanca yaşamalarını sağlayacak kadar zam yapınız.