İki yiğit çıktı meydane ikisi de birbirinden merdane

         Önümüzde bir genel seçim var.CUMHUR İTTİFAKI ballı-börekli sofradan kalkmak istemiyor, Millet İTTİFAKI ise  sofraya  MİLLETİ oturtmak istiyor. Cumhurbaşkanı adaylarından birisi, Cumhur İttifakı’nın adayı olarak sayın Devlet Bahçeli tarafından gösterilen C.Başkanımız   Recep Tayyip Erdoğan. Millet İttifakı henüz adayını belirleyemedi ise de  ufukta  CHP genel başkanı sayın Kemal Kılıçtaroğlu’nun  silueti görülüyor. Yazımı, bunların  ikisi de adaymış gibi kurgulayacağım. Bu nedenle yazımın başlığı “iki yiğit çıktı meydane ikisi de bir birinden merdane”dir.

           Sayın Recep Tayyip Erdoğan-Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim misali- çok yetenekli bir siyasetçi. Öyle olmasa genç yaşta İstanbul gibi bir  metropole belediye başkanı seçilebilir miydi, tabii ki hayır. Ancak bu seçim onun yönünden önceki  seçimlerden çok farklı. Önceki seçimlerde İslamcıların kahir desteğini alıyordu. Bu seçimde ise enflasyon canavarı ortalıkta kol geziyor. İnsanlar doğal olarak “önce can sonra canan “der. Hal böyle olunca  SEÇİM derdini bırakıp GEÇİM  derdine düşen  İslamcıların bir kısmının oyu -bol keseden atarak- ballı-börekli, tüm kurum ve kurallarıyla tam bir demokratik hayat vaat eden  diğer adaya kayabilir. Bu handikap (engel-olumsuz durum) önemli. Gelelim  daha  önemli ikinci handikaba; Sayın Cumhurbaşkanımızın , üzerinde keyif çatarak oturduğu “cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi”nin demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına,hakim tarafsızlığına, ekonomiye, seçimi mutlaka kazanmalıyız düşüncesi ile hareket edilerek  her anti demokratik hareketin ve düşüncenin ekonomiye verdiği  HASARDIR.Bu handikaplar sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın  seçimi kazanabilme şansının veya  “mutlaka kazanma iradesinin” önündeki  engellerdir.Türkiye,  yüz ölçümü, stratejik coğrafi konumu, askeri üstünlüğü, nüfusu ve ekonomik potansiyeli yönünden büyük bir devlettir. Eğer ekonomi DOĞAL KURALLARI İLE yönetilirse enflasyonun beli kırılabilir. İşte böyle bir devletin Cumhurbaşkanı  olan sayın Recep Tayyip Erdoğan bu gün meydanlara çıksa ,  cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi- ne kadar uğraş verirsek verelim-fabrika çıkışı ayıplı mal misali -bir türlü istediğimiz gibi çalıştıramadığımızdan, onarımının da mümkün olmadığı görüldüğünden,seçimi takiben ilk yapacağımız iş yeniden“demokrasinin fabrika ayarına  dönmemiz” olacaktır dese inanın kazanma şansı birden artacaktır,hatta 6 lı masada 6,3 büyüklüğünde bir depreme de neden olacaktır.

                   Gelelim varsayılan diğer aday sayın Kılıçtaroğlu’na;CHP genel başkanı  sayın Kemal Kılıçtaroğlu tertemiz pür-i pak bir İNSAN,hiçbir şaibesi olmayan çok               dürüst bir DEVLET ADAMI.Ancak onun HANDİKABI   ise  CHP sinin kuruluşundan bu yana, altı oku bir türlü hazmedemeyen radikal İslamcıların-iktidara gelen tüm sağ partilerin de desteğini alarak “çamur at izi kalsın” misali  ağır itham,         iftira ve karalama kampanyalarının sonucu oluşan ÇAMUR İZİDİR. Ve ne yazık ki bu iftira kampanyaları  mevcut iktidar döneminde vitesten atarak olanca hızı ile devam etmektedir. İşte sayın Kılıçtaroğlu’nun HANDİKABI bu kampanyalar sonucu oluşan ÇAMUR İZİDİR. İkinci bir handikabı ise bazen konuşurken ,insaf, idrak,mantık ve algılaması sağlıklı olanları tedirgin eden söylemleridir.                       Örneğin akşam haberleri dinliyorum, sayın İmamoğlu ile ilgili söylemlerinde,  iktidarı  kast ederek “ size şunu  yaptırmam, bunu yaptırmam”  gibi laflar ediyor. İşte bu çok iddialı lafları duyanlar- ki ben de dahil-  şunu diyoruz; Sayın Kılıçtaroğlu,  bu iktidar bu memlekette Genel Kurmay başkanını dahi hapse attırdı,bu kadar amiral-general mahkemelerde çile dolduruyorlar,demokrasi, insan hakları diyenler ceza infaz kurumlarında  ömür tüketiyorlar,peki siz ne yaptınız da şimdi böyle söyleyebiliyorsunuz? Bu nedenle insan yapabileceği  eylem ve işler için böyle konuşabilir ama yapamayacağı işler için bu kadar iddialı konuşmaz, konuşmamalı. Tüm bu handikaplara rağmen sayın Kılıçtaroğlu’nu  başarıya taşıyacak olan amiral gemisi onun devlet yönetimi tecrübesinin oluşu, şaibesizliği ve dürüstlüğüdür.

               Bakalım ,bu memleketi kendi ellerimizde teslim ettiğimiz  “tek adam rejimini” yine kendi ellerimizde geri alıp millete(SAHİBİNE) teslim edebilecek miyiz göreceğiz. Hoşça kalın.