Yazının başlığı olan “İÇTİHAD KAPISI” Sayın Merdan Yanardağ’ın yazdığı bir kitabın adıdır. Merdan Yanardağ bir televizyon kanalında PKK’nın tutuklu lideri Apdullah Öcalan ile ilgili yaptığı bir konuşma sonucu suçlu bulunmuş ve mahkemece tutuklanmıştır. Onun fikri, dini, ve siyasi kimliği yazımızın dışında bir konu olup tarafımızdan değerlendirmeye alınmamıştır. Ancak doktora tezi olarak hazırlanmış ve daha sonra tekrar gözden geçirilerek kitaplaştırılmış bu eseri bence her Türk aydını için okunması gereken bir kitap olmuştur. Onun bu doktora tezi akademik teamüller sonucu önemli bir ilim heyeti tarafından yönlendirilmiş, katkılar sunulmuş ve zenginleştirilmiştir. Ayrıca yine isimlerini önemli bulduğum değerli ilahiyatçılarla derinlemesine yapılan mülakatlarla kitapta ele alınan konunun tarihsel ve sosyolojik derinliği artmış ve mükemmel bir kaynak ortaya çıkmıştır.
Sayın Merdan Yanardağ kitabının sunuş / önsöz bölümüne “Bu kitap İslâm dünyasının neden geri kaldığının, bugün içinde bulunduğu düşünsel sefalet, ilkellik ve yoksulluğun nedenlerinin hikâyesidir” diye başlıyor. Bu giriş cümlesi bile kitabın konusu ve önemini perçinleyecek derinliktedir. Devamında ise “Müslümanların bin yıl önce içine girdiği ve hâlâ aşamadığı Ortaçağlarının nedenlerini; İslâmcı terör örgütleri ve eylemlerinin tarihsel, sosyolojik, teolojik ve kültürel kaynaklarını ortaya çıkarmayı amaçlayan bir çalışmadır. Modern dünyadan tecrit edilmenin ve aşağılanmanın sorgulanmasıdır. Daha da önemlisi, insanlık tarihinin bu en büyük entelektüel intiharının kaynaklarına inme girişimidir. Müslüman aklının nasıl, ne zaman ve hangi gerekçelerle kapandığı ya da kapatıldığının dramatik bir anlatısıdır. İslâm’da yorum ve güncelleme yolunun neden kesildiğini, “İÇTİHAD KAPISI’nın” neden kapatıldığını ortaya çıkarma çabasıdır.” Diyerek giriş paragrafını tamamlıyor.
İslâm dünyası 9. Yüzyıldan 11. Ve 12. Yüzyıla kadar tarihin en parlak dönemini yaşamış, muhteşem bir medeniyetin mimarı olmuştur. Dünyanın geri kalan kısımlarının derin bir karanlıkta ve cehaletin kontrolünde inlediği bir dönemde Müslümanlar medeniyet meşalesini yakmış, ilmin sancağını yükseltmişken, bunu neden taşıyamadıkları kitabın ana konusunu oluşturmaktadır. Sayın Merdan Yanardağ bunun sebebini Nizamü’l Mülk(devlete nizam veren) tarafından kurulan Nizamiye medresesinin müderrisliğine (Rektörlüğüne) getirilen İmam Gazali’nin eserlerinde“İslâm’da içtihad kapısı’nın kapatmasıyla başlayan ve günümüze kadar uzayan”skolastik” bir çağdır. İmam Gazali’nin Tehafütü’l Felasife, yani “Felsefenin Tutarsızlığı” ya da “Filozofların Tutarsızlığı” diye çevirebileceğimiz ünlü kitabını yazarak, teolojik ve kuramsal temellerini attığı bir dönemdir.” Diye tarif etmekte, kitabında bunu zengin örnekleriyle işlemeye çalışmaktadır.
İslâm medeniyet havzasının ilk dönemlerinde Nas’sın (ayet ve hadislerin) yorumlanmasında zaman ve mekan şartları içinde akla geniş bir yer verilirken; yani doğru bilginin kaynakları içinde nas’sın, duyu organlarını yanında akla da önemli bir yer verilirken İmam Gazali ile birlikte İCTİHAD KAPISI’nın kapatılması İslâm Ortaçağının başlamasına sebep olmuş ve hâlâ İslâm dünyası Ortaçağdan çıkamamıştır.
“İÇTİHAD KAPISI”nın kapanması NAS’sın yorumlanmasında zaman ve mekân şartları dikkate alınmadan aklın devre dışı bırakılmasıdır. Bunun sebebi olarak da “insan aklının gerçeğin bilgisine ulaşma yeteneğinin sınırlı olduğunu kabul etmek ve gerçeğin bilinemez olduğunu kabul etmek olarak” görüyorlardı. “Yani insan aklı ve bilimin gerçeği tam olarak bilemeyeceği şeklindeki dogmanın egemenliğini tanımaktı” Bu dogmanın kabulü daha önceki parlak medeniyeti oluşturan iklimi kâfirlik sayan, hatta hâlâ islâm Medeniyetinin yüz akları olarak bilinen İbn-i Sina ve Farabi gibi meşhur âlimlerin kâfir ilan edilip eserlerinin medreselerde yasaklanması, devlet desteğiyle bunların ilim ortamından 20.Yüzyıla kadar kovulması ve medrese öğrencilerinin bilgisinden uzak tutulması gerçeğini oluşturdu. Ayrıca o dönemde yetişmiş Endülüslü büyük İslâm âlimi İbn-i Rüşd’ün İmam Gazali’nin yazdığı Felsefenin Tutarsızlığı adıyla dilimize çevrilen meşhur eserine; yine dilimize tutarsızlığın tutarsızlığı diye tercüme edilen reddiye kitabı medreselere sokulmamış ve 20. Yüzyıla kadar İslam tefekküründen uzak tutulmuştur. Hatta cezalandırılması için Endülüs İslâm halifesi nezdinde girişimlerde bulunulmuş, sürgünlerle cezalandırılmıştır.
Nizamiye Medreselerinin baş müderrisi olan İmam Gazali toplumun nizamı için farklı felsefi akımlar ve mezhepler arasında bölünmüş ümmeti soru soran, eleştiren, itiraz eden bir toplum olmaktan ziyade itaatkâr ve dini metinlerin yüzeysel anlamına teslim olan bir topluluk şeklinde tasarlıyor, bu tasavvuruna Eşarilik ve Şafiilik mezheplerini uygun bularak, bu geleneğe göre bir toplum düzenlemesi gerçekleştirme yoluna gidiyor. Bu düşünce şekli devletin de uygun görmesiyle resmileşiyor. Resmilik kazanan bu inanca göre Eş’ari geleneği ve Şafii mezhebi esas olacak, merkezi iktidarın başka inanç mensuplarıyla paylaşılması söz konusu olmayacaktır. Devlette diğer inanç gruplarına yer verilmesi devleti zaafa düşüreceği kanaati yönetime egemen olmuştur. Bunun için diğer mezhepler ve inanç gruplarıyla mücadele, onların tepelerine binip köklerini kazıma hükümdarın boynunun borcudur. Hatta yazılı kaynaklarda Hanefi ve Şafii mezheplerin dışındakilerin yapacağı en iyi şeyin yeryüzünde rahat nefes aldıklarına şükretmek olduğu kayda geçmiştir.
Önümüzdeki hafta konuya devam edeceğim. Kalın sağlıcakla.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.