Gündemden pek düşmeyen ani seller, orman yangınları, depremler sanki olağanlaşmış ; bir kaç on yılda oluşan enerji santralı " radyoaktif patlama kirlenmesi" ise, kendini unutturabilmekte...
Bu yazında ele alınan konu; birbirinden kıtalar katedecek kadar uzaklıkta iki nükleer santral kazası (Ukrayna,Japonya) patlamalarından yıllar sonra , araştırmacıların saptadıkları ilginç canlı örnekler (fauna,flora) bizlere kimi soruları sordurmakta...!
OLAY : Çernobil Santral Patlaması (1986 yılı İlkbaharı)
Radyoaktif kirlilik nedeniyle başlangıçta bölgenin 20 bin yıldan fazla bir süre yaşanmaz kalacağı tahmin ediliyordu. Ve o sıralar Çernobil’in cansız bir çöle dönüşeceğine inanılıyordu.
Patlamadan otuz yıl sonra çok sayıda araştırma,felaket bölgesinde insanların terk ettiği alanlarda çeşitli ve bol sayıda hayvan topluluğunun yaşamını sürdürdüğünü bildirmektedir.Öyleki Avrupa’da tehdit altındaki bir çok hayvan türü artık Çernobil yasak bölgesine geçiş yaparak adeta sığınıyor.
Przewalski atlarının durumu çarpıcı bir örnek; German Orizaola 2020 yılında yazdığı makalede,” son araştırmaların bu vahşi atların aslında 5500 yıl öncesi Kuzey Kazakistan’daki Bolai Halkı tarafından evcilleştirilen atlardan türeyen yabani bir tür olduklarını gösteriyor” demektedir.
İşin garibi,nükleer santral kazasından önce Çernobil’de Przewalski atı yaşamıyordu.1988 yılında (patlamadan 12 yıl sonra) dışlama bölgesine ilk 31 atın ulaştığı görülmüştür.Yüksek doğum oranı olması nüfusu 5 yıl içinde 65 ata ulaştırdı.2007’ de yalnızca 50 adedi kalmış, 2018 sonunda son sayımda sayı 150’ ye erişmiştir.
Araştırmacıya göre; onların durumu insanların yokluğunda bölgenin yaban hayatı için bir sığınak haline gelişini ortaya koyuyor.Radyoaktif kirlenmeye rağmen,yakınlarda insan faaliyeti olmaması, bu mega faunanın yerleşimine engel değil ,teşvikçi olmasının ilginçliğidir.
Kimi araştırmacılar,daha sonraki yıllarda Japonya’da oluşmuş Fukuşima santralını Çernobil’in ikizi görmekteler.
OLAY : Fukuşima Kazası (Mart 2011)
Çok şiddetli oluşmuş bir depremin Japonya ,Tohoku‘yu sallaması,akabinde yaklaşık yirmi metrelik tsunami dalgalarının Daiichi Bölgesini süpürmesinden beri yaklaşık 12 yıl geçti.
Enerji santralının etrafındaki geniş bölgelerin kirlenmesi sonucu, on binlerce halk yerinden olmuştur. Ekonomik faaliyetler bitme noktasına gelmiş, Japonya nükleer filosunun teftiş için kapatılması ve uluslararası güvenlik standartlarının uygulanması denetimleri başlamıştır.
Reaktörlerin etrafı 40 km.çapında bir alanda yapay ortam olarak hazırlanmıştır. Bitki örtüsü yok olmuş, toprağın radyoaktivitesini azaltılması amaçlı arazi betonla kapatılmıştır.
Fakat kazadan sekiz yıl sonra (2019), dünyasal doğallık dışı manzaranın ortasında tamamiyle çiçek açan Fukuşima kirazlarının tezat teşkil eden görüntüleri şaşırtıcı olmuştur. Bu ağaçların sahayı ve dekontaminasyon ekipmanlarrnın dolaşımını engellemesine rağmen sahadan kaldırılmayacağı bilgis i alınmıştır.
Araştırmacı Frank Guarneri ve arkadaşları bunun nedeni olarak, Sakura olarak tanınan kiraz ağaçlarını geçmişten gelen simge özelliğinde bulmuşlardır.
Japonya’da Heian döneminden (794-1185yılları) itibaren kiraz çiçeklerinin düşmesi geçici olanın acısını ifade edişi olarak bilinmektedir.8-9 yüzyıllar arasında bu bitkinin estetiği Japonlar için aynı zamanda kimliklerinin ve kolektif aidiyet duygularının simgesi olmuştur.
Bu iki enterasan olaya yorum olarak ; insan faaliyetlerinin ve teknoloijisinin kirlettiği arazi parçalarında ve Covid-19 pandemisinde de görüldüğü gibi kısıtlanmalarımız oluşmuştur. Felaketlerden sonra bitki ve özellikle hayvanların ön plana çıkarak yer alışları, insanoğlunun doğal ekosisteme yaptığı saygısızlık ve tanımamazlığımızın, gösteri tarzında bir tezahürü,sergilenmesi olarak algılıyorum. Hoşçakalınız.

Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.