AZOT dallandırır, FOSFAT döllendirir, POTAS ballandırır. ( Tarım Atasözlerinden)
Gübresiz tarımı düşünebilmek için , bundan 460 milyon öncesine gidiyoruz.Ve ilk bitkilerin göl ve nehirleri terk edip karalara keşfe çıktığını anlıyoruz.
Tabii ki ilksel bitkiler, bu yeni ortamda ,sudaki yaşam tarzlarından geçişte akıl almaz zorluklar yaşadılar. Genetik dirençleri onları bu günlere taşıdı.
Görüldü ki, bitkilerin yaşamı için 17 besine ihtiyaç duyulduğu , azot ,fosfat ve potasyum (N,P,K) bunların en önemlilerinden. Birinin sınırlı miktarda tedarikin de bitkide gelişim engellenmekte.
Atalarımızın üretimi geliştirmek için insan dışkısından başlayarak ,besin açısından zengin kuş gübresiyle kaplı topraklar için onlarca yıl savaşlara bile girdiklerinden bahsedilir. Şimdilerde solucan gübresi arananlardan.
Son yüzyıllarda artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılayabilmek amacıyle, birim alandan daha fazla ürün alabilmek için tarıma giren yapan yapay unsurlar (başta gübre, pestisit ,hormon vb.) çevresel sorunlar yaratan ve doğal yapıyı bozan bir sektör haline gelmiştir.
Yapılan araştırmalara göre, elde edilecek ürün miktarına tarımsal girdilerden gübrenin etkisi % 58, sulamanın etkisi % 20-25 , tohumluk ve tarımsal mücadele ilaçlarının etkisi % 17-22' lik bir paya sahiptir.
FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) göre ; dünya gübre tüketimi son 10 yılda ortalama % 6 oranında artmıştır.Bu günkü toplam tüketim ise 140 milyon tondur.
Gübrelerin çevresel etkilerine gelince,azotlu gübrelerden amonyum azotu toprakta adsorbsiyonla tutulmasına karşın nitrat azotu tutulmaz.Bu nedenle de toprağın sızıntı suları tarafından toprağın derin tabakalarına ve taban sularına kadar taşınarak suların niteliğini bozar.Buna " suların ötrofikasyonu "denmektedir.Sulardaki yoğunluğu belli miktarı aşan nitrat iyonları ,canlıların sıhhat ve sağlığı üzerinde önemli derecede zararlar oluşturur.Ayrıca amonyum azotuda nitrifkasyon olayı ile nitrat azotuna dönüşebilmektedir.Nitrat azotuda toprak mikroorganizmaları tarafından azot dublent ve azot monoksit bileşikleri serbest elementer azot haline dönüştürülmektedir. Bunlar kolayca atmosfere karışabilmektedir.Böylece zararlı ultraviyole ışınlarının kalkan görevini gören ozon tabakasının tahrip edilmesine yol açmaktadır.
İngiltere Cambrige Üni. bitki bilimi araştırmacılarından G.Oldroyd'a göre :"İnsanların yönlendirdiği tarım sektöründeki bu uygulamalar gıda üretimini artırmış olabilir ama aynı zamanda mahsulleri tembelleştirdi. Oysa bitkilerin bir zamanlar hayatta kalabilmek için ustaca evrimsel çözümler benimsedikleri görülmekte . Evrimleşmelerinin bir yolu, bu ilk bitkilerin topraktan besin maddelerine erişmesine yardımcı olmak için ilkel kökler gibi davranan toprak mantarları ( arbüsküler mikoriza ) simbiyotik (ortaklaşa yarar sağlama) bir bağlantı kurmaktan geçiyordu. Bu simbiyotik mantar ilişkisi , yaklaşık 300 milyon yıl devam etti. Daha sonraları yaklaşık 100 milyon önce, bazı bitkiler (FasuLye,bezelye,mercimek gibi baklagiller ailesi) topraktaki bakterilerle bir ilişki geliştirdi. Rizobia denilen bakteriler baklagillerin köklerini enjekte ediyor ve havadaki nitrojeni (havanın % 78 'i nitrojen gazı içeriyor) bitkinin erişebileceği bir maddeye parçalamak için bir enzim kullanabilmektedir. Yabani bitkiler bu önemli besinleri elde etmek için hala bu ilkel ilişkileri kullanıyor.
Araştırmacılara göre,bitkilerin bu özellikleri,dünyamızın gıda üretim sistemlerinde çoğunlukla atıl (uykuda) durumda veya yeterince kullanılmamaktadır. Bu toprak mikroorganizmalarıyla bitkilerin etkileşimleri üzerine çalışmalar hız kazanmıştır.
İYİ HABER şu ki, bitki bilimciler ; " Tahıllar, baklagillerin 100 milyon yıl önce kısmen uyguladığı benzersiz “nitrojen sabitleme” özelliğini gözden kaçırmışlardır. Mahsüllerimizin faydalı mantarlarla ve bakterilerle daha verimli etkileşime girmesine olanak sağlanabilir.Ancak bu kolay olmayacak.Nitrojeni sabitleme yeteneğinin tahıllara aktarılmasında yararlı bakterileri tanıma işlevinin geliştirilmesi de dahil olmak üzere bir çok karmaşık süreç vardır" demektedirler.
Gelecekte ,büyük miktarlarda kimyasal gübre kullanmadan ürün yetiştirmek mümkün olabilecektir.Bu sadece düşük gelirli ülkelerde gübreye erişimi olmayan küçük çiftçilerin kaderini değiştirmekle kalmayacaktır.Aynı zamanda tarımın kirliliğini ve sera gazı emisyonlarını oranını da azaltacaktır.
Beri yandan, İngiliz araştırmacılardan Chloe Maclaren ve ekibi, gübre girdilerini azaltmak amaçlı,Avrupa ve Afrika’da 30 adet uzun süreli tarla denemeleri tesis etmişlerdir. Bu denemelerde mahsül büyümesinin başka ekolojik yollarla desteklenmesi akla getiriliyor. Sonuç olarak ,ekolojik uygulamaların tarım sistemine eklendiğinde ( rotasyon, yer örtüsü türleri, organik gübre ve kompost , mahsul atıklarını bırakma) genellikle verimi artırdığı görülmüştür. Mahsül çeşitlendirmesi ve verimli mahsüller genellikle sisteme baklagillerin eklenmesini içerir.Ekolojik uygulamaların sağladığı besin maddelerini tamamlamak için ise, küçük miktarlarda gübre kullanılarak başarılı olabilinir.
Bu denemelerin önemli bir sonucu da ; çevresel etkileri en aza indirirken ,küresel gıda güvenliğini artırmak için gübreyi daha adil bir şekilde dağıtmanın bir yolu olabilecektir.
KAYNAKLAR :NesrinA.Yıldız 2022:Tarımsal faaliyetlerin çevre kirliliği üzerine etkileri,Atatürk Üni.
<![if !supportLists]>G. <![endif]>Oldroyd ,2023:How dormant plant traits coold be reawokened unlock fertiliser-free farming .The.conver.
Chloe Maclaren 2022 : Farming fertiliser. TheConversation..
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.