Dua Edelim Lakin;

Yaklaşık yirmi yıl önce,  o günlerde yazdığım gazete de  “haftalardır Filistin’de yaşanan vahşeti ve büyük küçük demeden insanların soykırıma uğramasını, dünya insanlığı boş gözlerle seyrediyor” diye bir tespitte bulunmuşum. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen aynı vahşet devam ediyor. Son bulmasını ümit ederken, daha da genişleyerek yeniden başlıyor.

Bu gün Gazze halkı zulmün zirvesinde… Artık bundan daha ilerisi yok… Ve bizim elimizden de bir şey gelmiyor. Acziyet insanı kahrediyor, insanlar gergin ve öfkeli; adeta öfke patlama yaşıyor. Bolu tarihi Kadı cami önünde İHH’lı Hanım kardeşlerimizin oturma eyleminde çevreye yansıyan Filistin ezgileri insanı duygulandırıyor; ama bir şey yapamıyoruz.

 Y. Kaplan bir yazısında mevcut durumu “zifirin karanlığı bu!” diye tamımlarken “ şafağı anı az kaldı “diyerek ileriye daha umutla bakıp, ülkemizi kastederek “şafak atacak, aslan düştüğü yerden kalkacak” diyor.

Yangın yerine dönen yüreğimizle mazlum Filistin halkı için dua ediyoruz. Böylesi dua edilen bir ortamda, Müslümanlara zülüm edenlerin galip gelmesi insanı kahrediyor. Allah’ın üstünde bir güç olmayacağına göre “ neden böyle oluyor” sorusu insanın aklını kurcalıyor.

 Mevla’mızın gönderdiği yüce kitabımız Kur’an-ı kerimin beyenına göre, Allah yapılan tüm duaları kabul eder, kendine açılan elleri boş çevirmez. Fakat yine Yüce kitabımız bize, başımıza ne gelirse ellerimizle kazandığımızın karşılığı olduğunu ve Adalet-i İlahinin hiçbir zaman değişmeyeceğini söyler. Demek ki sadece iman, ibadet ve evradı ez kârla her sorunumuzun çözüleceğini düşünmek Sünnetullah’a yani Rabbimizin koyduğu İlah’ı nizam ve kurallara uygun olmaz.

 Bütün insanlar Allah’ın kullarıdır. Dini inancı ne olursa olsun, her hangi bir kul Sünnetullah’a uyarsa başarılı olacak; uymuyorsa, ister Müslüman da olsa, başarılı olma şansı olmayacaktır. Allah kurallara ve nizama uyan her kula, inancına bakmadan, hak ettiğini ona verir, adaleti İlah’ı budur. Biz zannediyor muyuz ki, ibadetlerimizi yerine getirirsek Allah bizim dünyevi işlerimizi çözer, şirketimiz kar eder, her şey yoluna girer?

Her hangi bir iş yapmak isteyen bazı dostlarımız, bizim yıllara dayanan ticari tecrübemize binaen fikir almak istediklerinde kendilerine “ne iş yaparsan yap, kırtasiye, market, berber, lokanta, okul vs. sahasında en iyisini yapıp Allah’a tevekkül edersen başarı olursun, yoksa başarı şansın olmaz” diye cevap veririm. Hatta kendi bilgi birikimini değerlendirmek isteyen yakınıma “kendi sahanın en iyisi olursan, mutlaka başarılı olursun” diyorum.

Nasıl hastalandığımız da önce doktora gidiyorsak, diğer işlerimizde de öncelikle gereğini yapmamız lazım. Dua ile tedavi olacağımızı düşünerek doktora gitmezsek dua fayda vermez. Ancak gerekli tedavi ve ilaçları aldıktan sonra dua edersek Mevla’mız şifasını verecektir.

Bu gün batı dünyası bütçesinin çoğunu eğitime ayırıyor. Bu günü dek verilen Nobel ödülünün iki yüzden fazlasını Yahudiler alırken, İslam dünyasında ödül alan ise bir elin parmak sayısından az. Yahudiler bizden çok mu üstün zekâlı? Yok değiller… Onlar kendi kültürlerine, eğitime, bilme çok daha önem veriyorlar ve kazanıyorlar. Biz dâhil, İslam dünyası birbirleri ile uğraşmaktan öte bir şey yapmıyoruz.

Batının kuklası durumundaki İslam dünyasının liderleri, Filistin için bir araya gelip gerekli girişimlerde bulunmazlar ve kılını dahi kıpırdatmazlarsa uçak ve tank atışları ile baş başa kalan Filistinliler için “Allah’ım sen kurtar” diye yalvarmanın bir kıymeti harbiyesi yoktur.  Mısır’da serbest seçimle iktidara gelen Mürsi’ye tahammül edemeyip devirdiler. Devrilmeseydi bu gün İsrail bu kadar pervasız olamayacaktı.

Hz Peygamberimiz zamanında inanç ordusu, 300 mümin ile 1000 kişilik şirk ordusunu Bedirde, 3000 kişilik iman ordusuyla, yüz bin kişilik küfür ordusunu Muta’da ve yine Malazgirt’te Alparslan ordusu kendisinden kat kat üstün Bizans ordusunu mağlup etmiştir. Burada duanın etkisi büyüktür; ama unutmayalım müminler bütün imkânlarını seferber etmişler, sonra dönüp Allah’a yalvarmışlar, Allah’ta onlara yardım etmiştir.

Çanakkale’de Seyit Çavuş top mermisini kucaklayıp “Ya Allah”  demesi ile Allah ona 250 kiloluk mermiyi kaldıracak gücü vererek yardım etmiştir.

Turgut Özal seçim günü akşamı İstanbul’dan Ankara’ya geçerken Düzce’de neticeleri öğrendiği zaman tek başına iktidar olacağını anlar. Yoluna devam edip Bolu’dan geçerken Kardeşi Korkut Özal “aman ağabey bu senin değil, Allah’ın işi” dediğinde,  Yahu Korkut, sen benim başka türlümü düşündüğümü zannediyorsun’ diye cevaplar.

Evet, iman ve ibadet kişinin Allah’a karşı kulluğu için olmazsa olmazıdır; ama dünyevi işlerimizde Sünnetullah’a uygun olarak her şeyi en güzel şekilde yapamazsak duanın kabul olmayacağını da bilmeliyiz.

Biz Sünnetullh’ı ihmal ettiğimiz için geriyiz, mağlubuz ve Dualarımız merdut…

İşlerimizi düzgün yapıp dua edersek, Allah başkalarına bir verirse, müminlere on katı verir, bin katı verir. Tarih bunun misalleri ile doludur.

Kalın sağlıcakla…

Günün sözü:

Sabrınız tükeniyorsa, duanın kabul zamanı gelmiş demektir.