Ne Yapmalı?..

Ne Yapmalı?..

Ne Yapmalı?..
Haber albümü için resme tıklayın

Ne Yapmalı?..

Bazen..
Bazen beyninden sayı doğrusu gibi sonsuz ve uçsuz bucaksız tren rayları geçer. Dönüp bakarsın giden son vagonun ardından hayatına. Heybendeki iniş- çıkışları, gidiş- kalışları yoklarsın bazen.. Soluk fotoğraflarıma kim ne renk katmış diye düşünürsün, elinde olmadan. Azca nefret, çokça hüzün; bir tutam hayal kırıklığı, birkaç kaşık umut.. Bazen tadına bakamayacağın kadar acı gelir sana, yaşadıklarına yüklediğin anlamlar; bazen de ardından bakarsın öylece, işte bu kadar..
Hani bazen hiç durmadan yazar- çizersin sayfalarca, ama gün olur tek satır karalayasın gelmez ya.. Ağlarken gülümser ve hayatının diğer tüm insanlarınki gibi bir sürü zıtlığı bir arada tuttuğunu anlarsın o anda.. Bak bana mesela; adım hilâl, adımın taşıdığı kocaman bir boşluk.. Aksi gibi içim öyle dolu ki.. Tezatlar üzerine kurulan, kelimelerin güneşinde kurumaya bırakılan garip bir ömür benimki..
''Bazen daha fazladır her şey, bir eşikten atlar insan..'' diyor Sezen. An gelir, bu söz tekerrür eder durur hayatında..
Hatta bazen, hiçbir şey yapmadan öylece durmak istersin arafta.. Ne yazmak gelir içinden, ne anlatmak, ne ağlamak.. Sadece susup kalmak, çığlığını sessizce haykırmak istersin etrafına..
Garip bir ruh halidir, ruhun en derin ahvalidir; bilirim. Peki, nereye kadar devam eder bu ''bazen'' dediğimiz zamanın duraksaması? Bu devran hep böyle süregider mi, yoksa acilen bir şeyler yapmalı mı?..

***
İşte iç sesimle bunların kritiğini yapıp duruyoruz birkaç gündür. Fena halde daraldığımı, bu yazdıklarımı kafamda toparlayıp kâğıda geçirmemin tamı tamına 4 gün sürmesinden anladım. Günlerce öylece sustum, tek bir işaret bekledim; yeniden birkaç anlamlı cümleyi yan yana dizip yıldızlara uzanmak için.. Ve ben sis- duman içinde, kalbimin dehlizinde adımlarımın geldiği yönü bile göremezken, elimde kırık dökük sorularımla öylece kalakalmışken, birden beklediğim cevap bir yumruk gibi geldi kalbimin tam üzerine.
Eski bir dostum bir soru sordu bana, ''Deli gibi aşık olduğum kız, beni ancak bir elmanın beni sevebileceği kadar seviyor; ne yapmalıyım?'' dedi.. Aslında cevabını kendisinin de bildiği, çok basit bir soruydu. Ama illa ki empati istedi benden.. Belki de bu satrançta bir an için onun yerine geçip, yapabileceğim en mantıklı hamleyi yapmamı bekledi.. ( Ki ben, olaylara görünmeyen tarafından bakabilmeyi öğrendiğimi sanıyordum 2- 3 yıldır. Şimdilerdeyse; elime bazen allı pullu paketler içinde, bazense tüm yalınlığı ile hiçbir süs lekesi değmeden tutuşturulan madalyonların arkasını bir bir çevirip de, 'dünya' dediğim şeyin sadece benden ve benim hislerimden ibaret olmadığını fark ediyorum.. Puslar çözülürken yavaş yavaş, etrafıma biraz olsun çıplak gözle bakmayı deniyorum..)
Bazen, nettir cevap. Şair demiştir ya, ''Hayat kısa, kuşlar uçuyor..'' diye.. Ben de eski dostuma sadece, ''Git ve ona sevdiğini söyle..'' dedim.

Bence bazen ''Ne yapmalı?'' diyerek beyninin kıvrımlarını kendine labirent yapıp kaybolmaya meyletmektense, bu karmakarışıklıktan sıyrılıp gideceğin adresi bir de kalbine sormayı denemek gerekir; haksız mıyım? Sorunu gidip muhatabıyla paylaşmadan ve beraber çözmeye uğraşmadan nereye varabilirsin ki? Tamam, zaman her şeyi çözer, fakat ömür o kadar uzun mu..
Bundan 4 gün önce, babam, eski patronunun vefat ettiğini öğrendi. Fakat onu asıl yıkan şey, patronunun tam 2 yıl önce dünyadan ayrılması ve babamın bundan bu süre zarfında hiç haberinin olmayışıydı. Birkaç adım uzaktan baktım ve gördüm. Ben kelimelerle oynayan küçük bir kızken, kaderin basit makinaları tıkır tıkır işliyordu, üstelik buna, dünyada sevdiğin kişiye bir veda bile edemeden öldüğünü öğrenmek de dahildi..

***
Hayattan çaldığım yapboz parçacıklarını çıkarıp, masaya koyup, anlamlı bir şeyler oluşturmaya çalışıyorum. (Anlamlı bir hayat..) Hayat sevince ve bunu sevdiklerinle paylaşınca güzel, diyorum eski bir şarkıdan uyarlamalarımla.. Bence insan, bu dünyada kalbini davul misali güm güm attıran ne varsa, kim varsa onun peşinden gitmelidir, diyorum. Ben, kelimelerin peşine takıldım; onlara aşık oldum, onlarla kendime içinde yalana, aldatmaya, sahteliğe, ve hayal kırıklığına nüfus kağıdı vermeyen bir ülke oluşturdum.. Ve ailemi, dostlarımı, sevdiğim kim varsa tüm 'onsuz olmaz' dediğim insanları ikametime aldırdım..
Sen, Sevgili Okuyucum,
Uzatmayacağım, bazen kısa cümlelerde saklıdır uzun anlamlar..
''Seviyorsan git söyle, üzüyorsa git anlat, anlamıyorsan sor, anlamlandırdığın kadarını dostlarınla da paylaş..'' Çünkü hayat kısa, çok vakit yok..
Kendine çok, çok iyi bak..

***

“Bu demde sana nazım geçmedi.. De bana vuslatımıza daha çok var mı..”

Bu hafta çok daha farklı bir iki kitaptan bahsetmek geçiyordu içimden, ama olaylar beklediğim gibi gelişmedi, dalgalarım durulmadı ve dolayısıyla romanlarımı zamanında okuyup bitiremediğim için, aklımdan geçeni yapamadım.. Ama kalbime döndüm bu karmaşada, çünkü kütüphanemde bana ''Gönlün ne yöne akarsa..'' diyerek göz kırpan bir kitap vardı, ben de onu dinledim..
Hem onun hakkında hiç yazmamıştım; Aşk adlı o çok satan ve çok konuşulan romanı, benim de hayatımda çoğu taşları yerine oturtmamı sağladıysa da, yayımlanan hiçbir kitabının eleştirisini yazma fırsatım olmamıştı. Elif Şafak'tan bahsediyorum. Türkiye'nin, hatta dünyanın konuştuğu 'o kadın'dan..
İskender'i okuyup bitirseydim bu hafta onu anlatacak ve son romanından ilk romanına yazın sürecine seninle beraber göz atacaktım sevgili okuyucum, fakat olmadı. Ben de bir değişiklik yapayım ve yazarın herkesin öyle çok bilmediği, adı gibi gizli saklılarda kalmış romanı hakkında yazayım diye karar verdim.
Pinhan'ı; Aşk, Araf ve Bit Palas romanlarından sonra okuma fırsatım oldu. Okumadan aynı genel yargıyla açtım kapağını kitabın. Dilini diğer romanlarında olduğu gibi kullanacağını, kurgusunun da yine güncel ya da hikaye tarzında olacağını düşündüm. Ama nereden bilebilirdim ki Elif Şafak'ın beni masalsı anlatımı ve büyülü dünyasıyla tepetaklak edeceğini.. Üstelik bunları 24- 25 yaşlarındayken ve onun şartlarına bakarsak kendi diline yabancı sayılması gerecek bir haldeyken yapacağını..
Yurtdışında doğup orada uzun yıllar kalmış bir yazar olmasına rağmen dilini yitirmeden, ve kullandığı kelimelerle birebir örtüşen hatasız bir olay örgüsüyle bu kadar ustaca bir arada tutmayı başarabilen bir genç yürek.. Sırf bu yüzden bile kitabı okurken çelişkiye düşmedim değil. ''Böylesi bir hikaye ancak bu kadar derin anlatılabilir. Bir de üstüne bu kadar çok Arapça Farsça kelimeleri anlamlarıyla ahenk içinde kullanarak ve üstelik okuyucuyu hiç kasmayarak nasıl yapabilir ki bu kadın.. Acaba başka birinin kaleminden mi anlatıyor olayları..'' dedim içimden imrenme ve kıskançlık karışık.. ben burada 21 yaşımda, 2 sayfayı çıkarmak için bu kadar uğraşırken, o böylesi edebi bir beceri gösterebilmiş ve henüz ilk romanıyla Mevlana Büyük Ödülü'nü almaya hakikaten 'hak kazanmış' dedim..
Elif Şafak, birçok eleştiriye ve önyargıya maruz kaldı diğer romanlarıyla, özellikle de Aşk ve İskender ile.. Ne kadar yerinde eleştirilerdi bunlar bilmiyorum ama, ben Pinhan'da Şafak'ın diğer ortaya çıkarttıklarının aksine bir edebi kaygı göremediğimden midir nedir, gözümdeki değerini kat kat arttırdım, takdir ettim..

***
Roman 4 ayrı bölümden oluşuyor, ve her bölüm dört ayrı kısımdan.. Yazar, ''Toprak- Hava- Ateş – Su'' dörtlemesini Aşk'ta da kullandı daha sonra. Elif Şafak'ın olayları, yaşandığı yere ve karakterlerin ruh hallerine göre böyle kısımlara ayırması güzel bence; zira okuyucuya göstermek istediği örneğin sıcak- soğuk ve kuru- rutubet gibi kavramları birebir hissettirebiliyor bu şekilde.
Geçelim hikayemize..
Asıl ismi hiçbir zaman bilinmeyecek küçücük bir çocuğun, Dürribaba Tekkesi'nde gördüğü incili kuşun peşinden giderek yazgısının değişmesi, ve adının Pinhan oluşuyla beraber hayatının sırrını –daha doğrusu kendi hikayesini- aramasını apayrı pencerelerden anlatan bir kitap. Pinhan, ''gizli- saklı'' demek. Ve romanda karşımıza kendindeki bazı gerçekleri adı gibi saklı/sır olarak tutmaya çalışan, ikibaşlılığı yani çift cinsiyeti olan bir çocuk çıkıyor. Her akşam vakti küçük yüreği daralan, her seher vakti içi ferahlayan Pinhan, tekkedeki yaşamın içine girmesiyle, oradaki insanları tanımasıyla ve zamanla büyüyüp serpilip bir delikanlı olmasıyla, kendi hayatını ve kaderini de sorgulamaya başlıyor; ve bir eksiği, tamamlanması gereken yolculuğu olduğu kanaatine varıyor. Çünkü içine girdiği tekkeye eli boş gelinmeyeceğini kendisi de biliyor ve hikayesini aramak üzere yola çıkıyor..

İkinci Bölümden itibaren, farklı bir mekandan, Pinhan gibi ikibaşlılığı barındıran bir mahalleden sesleniyor Şafak bize kelimelerin mistik sesiyle. Sayfalar ilerledikçe, karşımıza bir sürü konu çıkıyor, ilk okuyuşta hepsinin birbiriyle bir bağının olduğunu anlayamamıştım; ama zaten kitap yazılırken de böyle bir anlaşılma kaygısı gütmediği için okurken bunu hissettim ve hiç zorlanmadan alabileceğim en iyi tadı alarak devam ettim okumaya.
Zaten roman; sıra dışı bir kız çocuğu olan Nevres'in çağırdığı felaketle yolunun kesişmesi, Pinhan'ın taşıdığı ikibaşlılığın sadece cinsiyetinde değil, karakterinde de olduğunu anlamamızı sağlıyor. Bölümler ilerleyince ve delikanlı Pinhan İstanbul'a gelince, yazarın bu dilemmayı aslında sadece ana kahraman üzerinden değil de kitapta temel oluşturabilecek tüm ögelerle beraber gizli bir şekilde verdiğini fark etmek çok da zor olmuyor zaten. Beyaz karınca Erda, Nevres'in içinde aynı anda nefreti ve umudu taşıyan yapısı, ve evet bir de mahallemiz var.. Adında Nakş-ı Nigar ve Akrep Arif isimlerinin ikilemini taşıyan, dört ayrı kapısından dört ayrı rüzgar esen, çocukları, kadınları, adamları renk renk olan bir mahalle..
Romanın ikibaşlılıklar üzerine kurulu yapısını, yine ikibaşlılıklar toparlıyor.
Tabi bunu yaparken Elif Şafak yine dini ve felsefi ögelerden vazgeçmiyor.. Aslında olaya bu taraftan bakarsak, bu kavramları eserlerinde çok daha sağlam kurgularla tutabilen yazarlar olduğunu da göz önünde bulundurursak; Pinhan benim anlattığım kadar olağanüstü bir kitap değil. Yaklaşık bir buçuk ay önce, Oktay İhsan Anar'ın Puslu Kıtalar Atlası'nı bitirdiğimde de, içimde yine aynı hisler kalmıştı buruk bir şekilde..
Ama Elif Şafak, öykücülüğü bir tarafa, aşk üzerine daha çok yazmalı bence. Pinhan'da birçok yerde hüzünlü sevdalar kesti yolumu. ''Aşk üzerine yazılanlar kara, kapkaraydı..'', ve hikayeleri gerçekten çok uzun süre etkiledi beni, özellikle Dertli Hagopik'in yaşadıkları..

***
Elif Şafak'ın romanlarını hiç okumaya başlamadıysan sevgili okuyucum, ben de çok sevdiğim bir kitapçı arkadaşımın yaptığı gibi başlangıç için sana Aşk'ı ya da Siyah Süt'ü değil de, Pinhan'ı okumanı öneririm. Edebiyat, belli zümreler ya da kişiler için yapılmayınca, beğenilme kaygısı gütmeyince güzelleşir. Ve aradığın samimiyetse, Pinhan'da fazlasıyla bulacağından eminim. Kitabın son cümlesi: ''Bekle!''. Ama daha fazla beklemeni tavsiye etmem bu masala dahil olman için..
Bu romanı bitirdiğimde ve geriye dönüp baktığımda hangi kurguyla, hangi isimlerle ve hangi kelimelerle anlatılırsa anlatılsın değişmeyen tek şeyin hüzün olduğunu fark ettim. Pinhan, tekkeyi şehirden ayıran o taş köprünün tam ortasında durup da, kaderini değiştiren o sırlı beyaz inci tanesini elinde sıkı sıkı tutarak içten bir sitemle: ''Yazık ki bu demde sana nazım geçmedi.. De bana vuslatımıza daha çok var mı..'' dediğinde cız etti içim..
Kaderime bakıp tekrar ettim.. Ve avuçlarıma döküldü, ''asi, iri iri erguvani cam taneleri..''

Hazırlayan: Hilal Yıldırım


02 Şub 2012 - 00:00 - Yaşam


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.


REALTY WORLD'DEN ÖRENCİKTE SATILIK YATIRIM FIRSATI

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI ÖRENCİKTE YOL KENARI 2 KAT İMARLI 30 METRE YOLA CEPHELİ ELEKTRİK-SU-YOL-TÜM ALTYAPI HAZIR YERLEŞİK ALA...

REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

KASAPLAR'DASATILIK 4 KAT İMARLI ARSA.DEĞERLİ YATIRIM

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI KASAPLAR BÖLGESİNDE 4 KAT İMARLI VİLLA İÇİN UYGUN ÇOK KULLANIŞLI 409 METREKARE KUPON ARSA DETAYL...

REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

RW DEN KİRALIK DAİRE

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI * BHAÇELİ EVLER MAHHALLESİN'DE * MERKEZİ KONUMDA *EN İŞLEK CADDEYE 5 DK. MESAFEDE * 3 ADET BALKON, MUT...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

Yolu Var. TURİZM Bölgesinde Yatırım Fırsatı. Realty World'ten

Emlak Dünyasının Güvenilir Markası Realty World İlyas Özçelik Gayrimenkul'den Kındıra'da Kış turizminin önde gelen kayak merkezlerinden Kartalkaya yol...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

BOLU'nun en iyi sitesinde daire sahibi olun! Realty World'ten.

Dairelerimiz anahtar teslimdir. Kombisi ve ankastresi takılı. Cam balkonu kapalıdır. Temizliği yapılıp teslim edilecektir. Dairelerimizde Ebeveyn BANY...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

ALPAĞUT MAH. 3 KATLI BİNA 3 CEPHELİ SATILIK 3+1 DAİRE

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI * HUZURLU VE GÜVENLİ BÖLGEDE ; ALPAĞUT MAHALLESİNDE , * ETRAFINDA MÜSTAKİL EVLER ; 3 KATLI BİNA MÜSTAK...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

MERKEZ DURAKLI YANINDA GENİŞ 3+1 VE KİLER ODASI

AKTAŞ MAH.'DE BATI & KUZEY CEPHE 155 M² BRÜT 140 M² NET 3+1 KİLER ODASI BALKONLU MERKEZ DURAKLARINA YAKIN KİLERLİ KULLANIŞLI MERKEZİ KONUMDA Okul,...

0(374) 222 14 14

GEREDE KABİLLERDE SATILIK 2 katlı Bahçeli Müstakil Ev

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI​ * GEREDE / KABİLLER MAHALLESİ * DOĞU / GÜNEY/ BATI CEPHE *334 +90 M² ARSA PAYLI * GENİŞ BALKON * 2 KA...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

BORAZANLARDA TERASLI DUBLEKS 3+1

BORAZANLAR MAHALLESİNDE 50.YIL ORTAOKULUNA YAKIN KONUMDA EBEVEYN BANYO TERASLI 3+1 120M2 GÜNEY DOĞU CEPHE ASANSÖR BULUNMAMAKTADIR ZEMİN KAT ÜSTÜ 3 KAT...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL

İşinizi Zirveye Taşıyın: Belediye Meydanın'da Modern Ofis

REALTY WORLD EMLAK DÜNYASININ GÜVENİLİR MARKASI YENİ BELEDİYE DÜKKANLARINDA MİGROS'UN VE KÖFTECİ YUSUF UN ÜSTÜ 5.KAT BÜTÜN BELEDİYE MEYDANINA HAKİM KÜ...

0(374) 222 14 14 REALTY WORLD ILYAS ÖZÇELİK GAYRİMENKUL