Kitabın yazarı Prof. Jared DIAMOND, Avrupa ve bugünün gelişmiş ülkeleri için şu değerlendirmeyi yapıyor:
Kuzey Avrupada yaşayan halkların son BİN YILA kadar Avrasya uygarlığına önemli hiçbir katkıları olmadı; onların tek şansı Avrasyanın daha sıcak bölgelerinde ortaya çıkan gelişmeleri ( TARIM, TEKERLEK, YAZI ve METAL SANAYİİ gibi) ödünç alabilmelerine müsait COĞRAFİ BİR BÖLGEDE yaşıyor olmalarıydı.
Yazarın bahsettiği AVRASYANIN DAHA SICAK BÖLGELERİ ise Bizim Güzel Yurdumuz ANADOLUnun da içinde olduğu ve coğrafi adı BEREKETLİ HİLAL olan bölgedir.Yazarın bu bölge ile ilgili değerlendirmelerinden seçtiklerimi aşağıda aktarıyorum.
Bereketli Hilal :
-İnsanlık tarihinin temel olgularından biri, Güneybatı asyanın BEREKETLİ HİLAL denen kısmının tarihte ilk önemli bölge olmasıdır. KENTLERİN, YAZININ, İMPARATORLUKLARIN ve iyi yada kötü UYGARLIK dediğimiz şeyin başlangıç noktası burası olmuş gibi görünüyor.
- Tarımın ortaya çıkışıyla ilgili olarak BEREKETLİ HİLAL dünyanın en geniş araştırmalarına konu olmuş ve en iyi anlaşılmış bölgesidir. Bereketli Hilalde yada yakın çevresinde EVCİLLEŞTİRİLMİŞ olan bitkilerin çoğunun YABANİ ATALARI saptanabilmiştir.
- Akdeniz ikliminin önde gelen bu bölgesinde diğer bölgelere göre 5 (beş) yönden üstünlük arzeden farklılıklar vardı. Bunlar;
1-Dünyanın en geniş AKDENİZ İKLİM KUŞAĞI batı Avrasya dadır.
2-Dünyada bilinen ve tarım tohumculuğunun en önemli 56 yaban otundan ( YABANİ BİTKİ) nin 32 si bu bölgededir.
3-Bu coğrafya, dar bir bölge içinde çok çeşitli yükseltilere ve yüzey şekillerine sahiptir.
4-Dar bir bölgede sahip olunan BİYOLOJİK çeşit fazlalığı.
5-Dünyadaki 5 EVCİL MEMELİ den dördünün ( Keçi-Koyun-Domuz ve İnek) dünyanın hiçbir yerinde evcilleştirilmiş hayvan yokken bu bölgede evcilleştirilmiş olmaları.
-Bereketli Hilalde tarım, TEMEL BİTKİLER diye adlandırılan sekiz bitkinin evcilleştirilmesiyle başladı.Bu 8 (Sekiz ) temel bitki şunlardır : Tahıl olarak çift sıralı buğday, tek sıralı buğday, arpa; baklagillerden mercimek, bezelye, nohut, acı burçak, liflilerden keten bitkisi Ve en önemlisi NOHUT yalnızca Güneydoğu Türkiyede bulunuyordu.
Mikrop Meselesi :
Kitabın adında ki MİKROP sözcüğü başlangıçta benimde çok dikkatimi çekmiş ve meraklanmama neden olmuştu. Belki de kitabı okuyuşumun tetikleyicisi oydu diyebilirim.Yazarın Mikroba dair yazdıklarından bir demet sunmalıyım ki hem sizin merakınızı bir nebze gidermiş olayım hem de okuma hevesiniz artsın istiyorum.
Bakalım yazar MİKROPA dair neler yazmış;
-Yiyecek üretimin de Eski Dünya (Avrasya) ile Yeni dünyalar (Amerika Avustralya) arasındaki farklılıklar, eşitsizliklerin en gerisinde yatan nedeni oluşturuyordu. . .Kalabalık Avrasya toplumlarını düzenli olarak ziyaret eden ve sonuçta pek çok Avrupalının bağışıklık ya da GENETİK DİRENÇ KAZANDIĞI salgın hastalıklar arasında tarihin en öldürücü hastalıkları vardı: Çiçek, kızamık, grip, veba, verem, tifüs, kolera, sıtma ,vb. Bu ürkütücü listeye karşılık KESİN OLARAK Kolomb öncesi AMERİKAN TOPLUMLARINA mal edilebilecek tek bulaşıcı kalabalık hastalığı frengisiz treponemadır.
-Kalabalık insan toplumlarında görülen bulaşıcı hastalıkların nedeni olan mikropların çoğu, yiyecek üreticilerinin yaklaşık 10.000 ( onbin ) yıl önce evcilleştirdikleri hayvanlardan geldi. Oysa yeni kıta Amerikada evcilleştirilmiş hayvan ve kalabalık yerleşim eski dünyadan azdı.Bu azlık GENETİK DİRENÇ zayıflığı,bu zayıflıkta ölümleri getirdi.
-Eski savaşların galipleri her zaman en iyi komutanlara ve silahlara sahip olan ordular değil, çoğu kez yalnızca DÜŞMANLARINA BULAŞTIRACAK EN BERBAT MİKROPLARI TAŞIYANLARDI.
-İnsanlık tarihinde ÖLDÜRÜCÜ MİKROPLARIN rolünü en iyi gösteren olay YENİ DÜNYANIN Avrupalılarca fethedilişi ve nüfusunun azalışı olayıdır. Avrupalıların tüfek ve kılıçlarıyla ölen yerlilerden çok daha fazlası AVRASYA MİKROPLARI YÜZÜNDEN yataklarında öldüler.
Kitabı 2 yazıda ancak böyle özetleyebildim. Bu anlatımlar benim beğeni ve tercihlerimin sonucu elbet. Sizler okur da, farklı yorumlara ve kanılara varırsanız şaşmam. Şaşmam zira 611 sayfalık kitaptan çıkarsanacak çok şey olduğunu söylemeye gerek yok diyor, İyi haftalar ve İYİ OKUMALAR dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
24.09.2011
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Bolu Gündem Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Bolu Gündem hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Bolu Gündem editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Bolu Gündem değil haberi geçen ajanstır.