
Mustafa Namdar
Yolunuz açık olsun Valim
10.09.2004
Her ziyaretimizde,
Dinledik Tunceli’yi.
Yeniden öğreniyorduk
Coğrafyadaki yerini.
Güzel anılar olmalıydı,
Bellekte iz bırakan.
Zoru anlatmak,
Zor olmalı yaşamaktan.
Belli ki zor dönemdi.
Terör olmuştu başa bela.
Öğrendik ki memleketi,
Ankara Bala.
Hayat hikayesini,
Anlatırken öğütlüyordu.
Sarı zarfı tanımam,
Cezam dilimdedir diyordu.
Yeri yurdu tanımam
Utandırırım yerinde.
Derim diyeceğimi,
İçimde kin saklamam.
İlk yaptırımıydı belki,
Yaşadık okulumuzda.
2001-2002 yılının,
Yeni öğretime açılışında.
Konuğu olmuştu EML’nin.
Gözüne ilişmiş olmalı,
Atanın bez üzerindeki resmi.
Ve de yıpranmış bezden sarkan,
Sallanan ip perçemleri.
Çocuklar! diye başlamıştı söze.
Dönerek arkaya işaretiyle,
Gösterdi yıpranmış bezi bize.
Yırtık yeri sokuvermişti gözümüze.
Gençler dinliyorum sizi.
Övgüler düzüyorsunuz.
Övüyor yüceltiyorsunuz da
Bu büyük insana yakışan
Nerede bez afişiniz?
Zamanla daha iyi tanıdık,
Sevecen babacan tavrını.
Doğrulara ait tutumunu,
Yürekli davranışını.
Millet için hizmeti,
Dilinden düşürmüyor.
Sivil toplum örgütlerini,
Her olayda arayıp soruyor.
Ben diyordu, ben!
Devletin temsilcisiyim.
Bir yandan da sizlerin,
Hak bekçisiyim.
Haklarınızı sahiplenin.
Laf üretmeyin boşa boş.
Birlik olup dik durun,
Kendi işinizin sahibi olun.
Her seferinde söylüyordu,
Tanrının cömertliğini,
Doğanın tüm güzelliğini,
Bolu’ya verdiğini,
Türkiye’nin İsviçresi diyerek.
Dört mevsimde Bolu’yu,
Safari turlarıyla,
Tanıtıverdi dünyaya.
Yeterli görmedi yapılanları
Akla düşürdü yemekleri.
Gönül bahçelerinde kurulanda,
Dost sofraları.
Toplandı tek tek,
Sofraların mimarları.
Yöre yemeklerinin,
Tadı kaldı damaklarda.
Herşey yolunda gidiyorken,
Teşvikte unutulduk.
Fakiriz diye dövünürken,
Gelirde tavana vurduk.
Sanayiyi teğet geçerken
Turizmin koltuğuna oturduk.
Oysa ilk kez yapılmıştı,
İl bazında Gelişme Planı,
Bilişim ağı, çevre düzeni.
Geleceğe giden yolda,
Umutluydu ilimiz.
Herşey yolunda derken,
Gidiyordu Valimiz.
Hatırlarsınız bilirim.
Bir ara ferman çıkarmıştı.
Yüce Meclisim,
61’likler ayrılacak diyordu.
Şans bir kez gülmüş olmalı.
Noksan çekti kantarın topu.
Tufandan kılpayı kurtuldu.
Devlet hizmetinde,
Usul budur alıştık.
Her değişimde esen,
Rüzgarlarla karıştık.
Bir gün gelenler gider.
Anılar kalır arkadan.
Umut gemisiyle çıkılan,
Yolculukta.
Rota bazen şaşıyor.
Günlük güneşlik hava,
Birden karışıyor.
Geldik derken limana.
Kaptanlar değişiyor.
***
Bazen fırça, bazen ders.
Tam bir rehber öğretmen.
Alışmıştı gazeteci,
Yadırgamadı davranışı.
Dostça geçen günlerden,
Bize kalan sevginiz.
Varsa hakkımız helal olsun.
Siz de helal ediniz.
Yolunuz açık olsun.
Sağlıcakla gidiniz.
Sayın Valimiz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.